"izin vermeyeceksin" - Translation from Turkish to Arabic

    • لن تدع
        
    • لن تدعني
        
    • تسمحي
        
    • لن تترك
        
    • لن تسمح
        
    • لن تتركني
        
    • لن تدعه
        
    • ألن تسمح لي
        
    • تَسمحين لى
        
    Bununla ilgilenmeleri için Cumhuriyet yetkililerine izin vermeyeceksin değil mi? Open Subtitles لن تدع سلطات الجمهورية تتعامل مع هذا , اليس كذلك؟
    Buna izin vermeyeceksin. Veremezsin. Yaşamak için insanlara ihtiyacın var. Open Subtitles وانت لن تدع ذلك يحدث، لا تستطيع انت بحاجة الى بشر للبقاء
    Arabanın bende kalmasına izin vermeyeceksin, değil mi? Open Subtitles سوف لن تدعني احتفظ بالسيارة هل فعلا انت كذلك ؟
    O salak büyücü kadının kalan vaktimizi mahvetmesine izin vermeyeceksin değil mi? Open Subtitles انت لن تسمحي لهذه العجوز ان تفسد وقتنا الجميل , صحيح ؟
    Öylece gitmelerine izin vermeyeceksin değil mi? Open Subtitles أنت لن تترك هذا الأمر يذهب بسهولة، أليس كذلك؟
    Ama o Başkan bozuntusu istediğini elde edemeyecek çünkü ona izin vermeyeceksin. Open Subtitles وهذا ما يريده الرئيس، أنه لا يولج لأنّك لن تسمح له بذلك.
    Buna izin vermeyeceksin. Veremezsin. Yaşamak için insanlara ihtiyacın var. Open Subtitles وانت لن تدع ذلك يحدث، لا تستطيع انت بحاجة الى بشر للبقاء
    Kızının evden çıkmasına asla izin vermeyeceksin, değil mi? Open Subtitles لن تدع ابنتك تخرج من المنزل قط، أليس كذلك؟
    Sen bu dağın tepesine kadar çıkıp, Bir Numara'yı öldürene kadar seni hiçbir şeyin durdurmasına izin vermeyeceksin, değil mi? Open Subtitles أنت فعلاً لن تدع شيئاً يوقفك حتى تصل إلى قمة هذا الجبل وتقتل الرقم واحد، أليس كذلك؟
    Benim kardeşim olduğun sürece bunun tekrar olmasına asla izin vermeyeceksin, anladın mı? Open Subtitles طالما أنت أخي، أنت لن تدع مثل هذا يحدث مجددًا، هل تفهمني؟
    Ölmeme izin vermeyeceksin Doktor. Open Subtitles لن تدعني أموت، أيها الطبيب لقد تقدمنا كثيراً
    Bir uzman. Huzurlu bir şekilde ölmeme izin vermeyeceksin, değil mi? Open Subtitles انت لن تدعني اموت في سلام , صحيح؟
    Ona ateş etmeme izin vermeyeceksin, değil mi? Open Subtitles لن تدعني أطلق عليه, أليس كذلك؟
    Ama cehenneme gitmemesi için birinin başına su dökmesine izin vermeyeceksin öyle mi? Open Subtitles ولكن لن تسمحي بأن يُصب فوقه الماء لكي لا يذهب إلى الجحيم؟
    Ama düzeltemezsem, bana söz vermeni istiyorum onun bu laboratuvardan gitmesine izin vermeyeceksin, ne olursa olsun. Open Subtitles لكن إن لم أستطع ذلك أريدك أن تعديني لا تسمحي لها بمغادرة هذا المختبر مهما كانت الظروف
    Sen centilmen bey, bir hanımefendinin yalnız dans etmesine izin vermeyeceksin değil mi? Open Subtitles وأنت أيها الشاب المهذب لن تترك الآنسة ترقص لوحدها، أليس كذلك ؟
    ...Hiçbir zaman bu kıymetli insanların ölmesine izin vermeyeceksin di mi? Open Subtitles أنت لن تسمح أبداً بقتل أحد الآدميين الأعزاء لديك
    Evet, şey, eve yürümeme izin vermeyeceksin, değil mi Barny? Open Subtitles نعم، حسنا، أنت لن تتركني امشي الى البيت، اليس كذلك، بارني؟
    Çünkü biliyorum, bana zarar vermesine izin vermeyeceksin. Öyle bir pişmanlıkla yaşayamazsın. Open Subtitles لأني أعلم انك لن تدعه يقوم بإيذائي لأنك تستطيع العيش مع تأنيب ضميرك
    - Gitmeme izin vermeyeceksin. Open Subtitles ألن تسمح لي بالذهاب ؟
    Resim yapmama izin vermeyeceksin. Open Subtitles لا تَسمحين لى بالرَسم.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more