"izin vermeyen" - Translation from Turkish to Arabic

    • لا يسمح
        
    • لا تسمح
        
    • لا يدعون
        
    • منعني
        
    • بعدم السماح
        
    Onu kullanmama izin vermeyen bir vucutta olmak cok garip. Open Subtitles من الغرابة أن أكون بجسد لا يسمح لي بأن أستعمله
    Seni hiçbirşeyin engellemesine izin vermeyen güçlü bir hayal gücün olmalı. Open Subtitles يجب أن يكون لديك خيال واضح, حتى لا يسمح لأي شئ بإيقافك
    Koma hastanın geniş mi geniş dosyasına gömülmen hastanın akrabalarının direkt rızası olmadan tedaviye izin vermeyen bir yöntemdir. Open Subtitles مدفون داخل الملف البالغ الضخامة لمريضكِ المصاب بغيبوبة استمارة لا تسمح بمعالجته بدون موافقة واضحة من الأقارب
    Tanrıya izin vermeyen bir aşamaya gelerek kendinizi oldukca zor inanılmaz bir cevap bulmaya itersiniz. Open Subtitles و لدرجة أنك لا تسمح للإله سوف تنضغط بشكل هائل للعثور على بديل هائل
    Kendimi kimsenin kariyerine engel olmasına izin vermeyen o kadınlardan biri olarak görmüştüm hep Open Subtitles اتعرفي .. انا دائماً افكر بنفسي كواحده من اولائك النساء المستقلات اللواتي لا يدعون شاب ابداً يلهيهم عن عملهم
    Kendimi kimsenin kariyerine engel olmasına izin vermeyen o kadınlardan biri olarak görmüştüm hep Open Subtitles اتعرفي .. انا دائماً افكر بنفسي كواحده من اولائك النساء المستقلات اللواتي لا يدعون شاب ابداً يلهيهم عن عملهم
    Dün, istediğim kıyafeti almama izin vermeyen kimdi? Open Subtitles من الذي منعني من شراء الفستان الذي أعجبني أمس ؟
    Bu gibi şeylere izin vermeyen çok kesin bir politika var, Daniel. Open Subtitles لدينا سياسة حازمة بعدم السماح بهذا الشيء يا دانيال.
    Sigara içmeme izin vermeyen o güzel çocuk haricinde memnunum. Onun kulağını çekin. Open Subtitles ‫ولكن ذاك الفتى الجميل لا يسمح ‫لي بالتدخين، عليك أن توبخه
    Duygularının işinin önüne geçmesine izin vermeyen cinstensin. Open Subtitles النوع الذي لا يسمح لعواطفه ان تقف في طريق عمله
    Senin yoluna hiçbir şeyin çıkmasına izin vermeyen bir adam olduğunu sanıyordum. Open Subtitles ظننتك رجلاً لا يسمح لأيّ شيء بالوقوف عائقاً في طريقه
    Makyaja izin vermeyen bir dinin kilisesi sanıyordum ben de. Open Subtitles ظننت أنها كنيسة لا يسمح لأحد فيها بوضع المكياج
    - Bunu cevaplamaya iznim yok. - İzin vermeyen kim peki? Open Subtitles ـ ليس مسموح ليّ الإجابة على ذلك ـ مَن الذي لا يسمح لكِ
    O uzmanlar, kimsenin kendilerini sevmesine izin vermeyen Katrina fırtınası köpekleri gibiler. Open Subtitles "أنتم كأحد كلاب إنقاذ إعصار "كاترينا التي لا تسمح لأحد بملاعبتها
    Birinin gitmesine izin vermeyen kimdi peki? Open Subtitles من الذي منعني من الرحيـل وجعلني ألعب معه؟
    - Çalışmama izin vermeyen sensin. Open Subtitles أنتَ من منعني من أن أعمل
    Buraya dönememe izin vermeyen sendin. Open Subtitles لقد كان قرارك بعدم السماح لي أن أعود إلى هنا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more