"izin vermeyin" - Translation from Turkish to Arabic

    • تدع
        
    • لا تدعوه
        
    • لا تدعوا
        
    • لا تدعوهم
        
    • لا تدعه
        
    • لا تدعهم
        
    • لا تدعوها
        
    • لا تدعي
        
    • لا تدعها
        
    • لا تسمحوا
        
    • لا تتركه
        
    • لا تجعل
        
    • لا تسمح
        
    • لاتدعوهم
        
    • لا تتركوه
        
    Asla birinin size başaramayacağınızı söylemesine izin vermeyin. TED لا تدع أيا كان يخبرك أنك لا تستطيع تحقيق ذلك.
    Bunu yapmasına izin vermeyin. Ne bilmek istiyorsanız söyleyeceğim! Open Subtitles لا تدعوه يأخذنى سأقول لكم ما تريدون معرفته
    Sizi övmesine müsade edin ama asla kafanıza girmesine izin vermeyin. Open Subtitles لقد قدرت عملكم لا تدعوا هذا يكبر رؤوسكم ؟
    Buna izin vermeyin! Çünkü buna para yatırdım. Open Subtitles لا تدعوهم يعطونكم شيئا لأنه ملكي وقد دفعت الثمن
    Bakın, bu Cesare. Ona gelecekten haber vermesine izin vermeyin, aksi halde ölürsünüz. Open Subtitles أنظر هاهو سيزار لا تدعه أبداً يخبرك بمصيرك و إلا فأنت هالك
    Memurlar onu yakaladı. Sizi yakalamalarına da izin vermeyin. Open Subtitles ظابط المراقبه عرف مكانه لا تدعهم ياخذونك
    Görsel temasi koruyun, hareket etmesine izin vermeyin! Open Subtitles استمروا في التواصل البصري لا تدعوها تتحرك
    Başka birinin bu yeri almasına izin vermeyin. TED لا تدعي أي شخص آخر يأخذ منك هذا المنصب.
    Fakat bu doğru değil. Kimsenin size bunu zaten hepimizin bildiğini söylemesine izin vermeyin. Çünkü bilmiyorduk. TED وهذا ليس صحيحا. لا تدع أحدا يقول لكم أن كنا نعرف هذا من قبل، لأننا لم نكن نعرف هذا بالفعل.
    Besin etiketlerinin veya reklamların sizi aldatmasına izin vermeyin. TED لا تدع الملصقات الغذائية أو الإعلانات تخدعك
    Bu yüzden, düzmece bir söylencenin sözde tembel beyniniz hakkında suçlu hissetmenize izin vermeyin. TED لذا لا تدع أسطورة احتيالية تشعرك بالذنب تجاه كسل دماغك المفترض.
    Hadi. Tamam. Gelen olursa, tabuta bakmalarına izin vermeyin. Open Subtitles إذا ما قدم أحدهم إلى هُنا لا تدعوه ينظر إلى داخل التابوت هل فهمتما؟
    General Nikos sizin kralınız değil! Özgürlüğünüzü almalarına izin vermeyin! Open Subtitles الجنيرال نكوس ليس ملككم لا تدعوه يأخذ حريتكم
    İyi geceler. Keyfinize bakın. Tahtakurularının sizi ısırmasına izin vermeyin. Open Subtitles تصبحون على خير لا تدعوا حشرات الفراش تنال منكم
    Lütfen... yüzünde parlayan o ışığın sönmesine izin vermeyin. Open Subtitles أرجوكم لا تدعوا الضياء الذي يسطع من وجهها البريء ينطفيء
    Sadece yakalayın. Kaçmalarına izin vermeyin. Open Subtitles فقط أمسكوا بهم و لا تدعوهم يغادرون من هنا أحياء
    Hepinizi mahkemeye vereceğim! Kaçmasına izin vermeyin! Bırakın beni! Open Subtitles اطفالك سيكونون كلهم سيستمعون من محاميي لا تدعه يفلت بعيدا
    Rahatlayın. Sizi sindirmelerine izin vermeyin. Open Subtitles الآن اسمعوني عليكم أن تنطلقوا لا تدعهم يؤثرون عليكم
    Aman tanrım. Burada kalıp tohuma kaçmasına izin vermeyin. Open Subtitles يا إلهي لا تدعوها تبقى هنا واذهبن بسرعة
    Yapmayın. O salağın Noel'i mahvetmesine izin vermeyin. Open Subtitles هيا كيلي لا تفعلي هذا لا تدعي ذلك الوضيع يدمر عيد الميلاد
    Bu şekilde bitmesine izin vermeyin, Kaptan. Open Subtitles لا تدعها تنتهي بهذا السبيل، أيها القائد.
    Morley Safer Gazetecilik Okulu'nun "Kendin Yap Kendin Kur" okulu olmasına izin vermeyin. Open Subtitles لا تسمحوا لجامعة مورلي سيفر للصحافة أن تتحول إلى جامعة هوم ديبو للصحافة
    Ben söyleyesiye kadar, koşmalarına izin vermeyin. Open Subtitles ابقى تلك الكلاب على المقود لا تتركه يذهب مالم اخبره بنعم
    Gururun önünüze çıkmasına izin vermeyin. İsteklerinize ulaşmanıza faydası olmaz. Open Subtitles لا تجعل الكبرياء يعوق الطريق لن يحقق لك ما تريد
    Lütfen buna izin vermeyin. Yapabileceğiniz bir şey olmalı. Lütfen. Open Subtitles أرجوك, لا تسمح بهذا حتماً هناك ما يمكنك فعله, أرجوك
    Hadi çocuklar. Sizi itip kakmalarına izin vermeyin. Hadi. Open Subtitles هيا يا أولاد , لاتدعوهم يدفعونكم بعيداً
    Bayrağı lekelemesine izin vermeyin! O adama ateş açın! Open Subtitles لا تتركوه يدنس هذا العلم أطلقوا النار على هذا الرجل

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more