Biriyle konuşmak ya da elinden birşey yemek için izin yok. | Open Subtitles | التحدث مع أي شخص, أو تناول الغداء غير مسموح به أيضاً |
Benim de şu anda nasıl hissettiğim hakkında konuşmama izin yok. | Open Subtitles | حسناً، أنا غير مسموح لي بالحديث عن كيفة شعوري حقاً الآن. |
Cumartesi, benim Sebt günüm. O gün çalışmama izin yok. | Open Subtitles | يوم السبت هو إجازتي، لذا، لا يسمح ليّ العمل وقتها. |
Öpüşüp sarılmaya bile izin yok artık... | Open Subtitles | لا يسمح لنا حتى أن نتبادل القبل أونتعانق |
Doğum kontrolüne izin yok diyorsun, ama kürtajda bir problem yok? | Open Subtitles | إذاً، ليس مسموحاً بأستخدام الواقي الذكري لكن الاجهاض ليس مشكلة ؟ |
Benim seni öpmeme izin yok, öyle mi? | Open Subtitles | ليس مسموح لك برد القبله . أليس كذلك ؟ كلا |
Topa vurulana kadar hareket etmesine izin yok. | Open Subtitles | غير مسموح له بالتحرك الى حين ان تنطلق الكرة |
Çinli kadınlara burada izin yok bu kural. | Open Subtitles | غير مسموح للنساء الصينيات بالتواجد هنا هذا هو القانون |
Sınavım bitene kadar konserlere çıkmama izin yok. | Open Subtitles | انا غير مسموح لى بالعزف فى الحفلات الموسيقيّة الى ما بعد الإختبار |
Bizimle aynı masada oturmana izin yok, anladın mı? | Open Subtitles | غير مسموح لك بالجلوس معنا على الطاولة أتفهم؟ |
Buraya gelmemize bile izin yok aslında. | Open Subtitles | لا تفعل ذلك. نحن غير مسموح لنا أن نكون هنا |
İki ay daha hamile kalmama izin yok. | Open Subtitles | وأنا لا يسمح لمحاولة والحصول على الحوامل لمدة شهرين آخر. |
Mahkemeden önce basınla konuşmana izin yok. | Open Subtitles | لا يسمح لك بالحديث مع الصحافة قبل المحاكمة |
bu binada hayvanlara izin yok. | Open Subtitles | لكن هذا المبنى لا يسمح للحيوانات بالدخول |
Yeni birini buldun. Benim bunu yapmama izin yok, hatırladın mı? | Open Subtitles | لقد وجدت شخصاً جديداً ليس مسموحاً لى بذلك , هل تتذكر ؟ |
Artık cansız mankenlerle pratik yapmamıza izin yok. | Open Subtitles | ليس مسموحاً لنا أن نتدرب على الدمى بعد الآن |
Bu güvenlik kitabını okuyup, sınavı geçene kadar çakı kullanmana izin yok. | Open Subtitles | ليس مسموح لك بإستخدام سكينة الكشافة حتى تقرأ هذا الكتاب عن السلامة من السكاكين وتجتاز الإختبار |
Yemekten önce çikolata yememe izin yok. | Open Subtitles | لا يُسمح لي بتناول الشوكولاتة قبل العشاء |
Burada mum yakmamıza izin yok. | Open Subtitles | مهلاً,مهلاً, ليس مسموح لنا بإشعال الشموع هنا |
- Üzgünüm, sen gelemiyorsun. - Bina dışına çıkmama izin yok. | Open Subtitles | انا آسفة على عدم مجيئك معنا ليس مسموحا لى بأمر المراقب |
Bir şeyler icat etmeye bayıldığınızı biliyorum ama burada yapmanıza izin yok. | Open Subtitles | أعلم أنّك تحب إختراع الأشياء يا د. (هودجينز)، لكنك لا تملك الإذن لفعل ذلك هنا. |
Patlayan hindi bölümünden sonra misafir çağırmama izin yok. | Open Subtitles | انا لايسمح لي بالحجز للضيوف. منذ الجزء تركيا تنفجر. |
Tatillerde eve gitmemize ve aramamıza izin yok. Ve onların ziyaret etmesine de izin yok. | Open Subtitles | من غير المسموح ان نذهب لرؤية عائلاتنا في العطلات, وليس مسموح لهم بالزياره. |
Kusura bakmayın hanımefendi. Burada hiçbir kameraya izin yok. | Open Subtitles | المعذرة يا سيدتي , ممنوع دخول الكاميرات الى هنا |
- Bira içmene de mi izin yok? | Open Subtitles | ربما ليس مصرح لك بالشراب؟ |
Onun 50 feet yakınına yaklaşmama izin yok. | Open Subtitles | ليس المسموح لي الاقتراب اكثر من 50 قدم منه |