Yarın için hazır ol yeter. JD bize araba yıkamaya kadar götürecek. | Open Subtitles | تأكدي بأن تكوني مستعدة صباح الغد جي دي سيعطينا دفعة لغسيل السيارات |
Bana ne verdi bilmiyorum ama JD ile birlikte olduğumda kendime hâkim olamıyorum. | Open Subtitles | ' أنا لا أعرف ما هو يعطيني ' لكني عندي لا سيطرة على نفسي عندما أنا مع جي دي. |
JD Sallinger beni çok heyecanlandırır da. | Open Subtitles | جي دي سالينجر تستخدم للحصول على لي عالية. |
JD ya da bir başkası kim bilmiyorum ama birileri uyuşturucuyu senin evine koydu. | Open Subtitles | جى دى أو شخص أخر وضع المخدرات فى منزلك فأنا لا أعرف |
Bir sörf tahtası olsa JD'ninkini niye çalsın ki? | Open Subtitles | لماذا انه سرقة لوحة دينار إذا كان لديه بالفعل واحدة؟ |
JD diğerlerinin bu araba kazası hakkında heyecanlı olduğu düşünüyor musun? | Open Subtitles | (جيه دي)، أيوجد أحد آخر يتحمّس بهذا الشكل بسبب حادث سيارة؟ |
Harika sürüştü fakat JD biraz temizlik yaptı Bunu karşılayabilecek mali gücüm yok. | Open Subtitles | إنها جولة لطيفة، لكن كما أوضح "جي دي"، لا يمكنني تحمل هذه السيارة. |
Evet, 8 tane Dasanis ve bir tane JD Power ve Associates istiyorum. | Open Subtitles | نعم سوف اخذ ثمان مجلات داسانيس ومجلة جي دي باور و أسوشيتتس |
JD'i kimse durduramıyor FBI, CIA veya PTA bile. | Open Subtitles | ' لا أحد يمكن أن يوقف جي دي - ' ليس مكتب التحقيقات الفدرالي، وكالة المخابرات المركزية أو بي تي أي. |
Veronica, JD dün gece senin intihar ettiğini söyledi. | Open Subtitles | فيرونيكا، جي دي أخبرني إنتحرت ليلة أمس. |
Göğsünden basıncı alın, JD, sen yap! | Open Subtitles | اريح صدره من الضغط جي دي افعلها |
JD, kes ya da hastayı kaybet! | Open Subtitles | جي دي اما ان تفعلها الان او لا تفعلها |
JD senin büyük deli tenekenin önde gideni olduğunu söyledi. | Open Subtitles | "جي دي" قال كنتِ على قدَر كبير من الجنون |
JD, Bayan Kahn'ı cerrahiye göndermeye karar vermiş olsam da, kendi beceriksiz yöntemlerinle bana yardım etmeye çalıştığını biliyorum. | Open Subtitles | "جي دي" بالرغم من قراري بإرسال السيدة "خان" إلى الجراحة، أعرف بأنك كنت تساعدني بطريقتك الخاصة. |
JD'nin evine bilgi almaya gidiyorum. Orada buluşalım. | Open Subtitles | أنا ذاهب لمنزل جى دى للحصول على أقواله قابلينى هناك |
Bunu sadece komisyon üyesi yaptırabilir. O, JD'yi öldürttü. | Open Subtitles | القائد فقط هو الذى يستطيع فعل هذا لقد أمر بقتل جى دى |
4 Kişiydik, JD öldürüldü 3 kişi kaldık. Başkan öldürüldü 2 kişi kaldık. Sonra da KKV öldürüldü ben kaldım. | Open Subtitles | لقد كنا أربعة قتل جى دى أصبحنا ثلاثة قتل الرئيس فأصبحنا اثنين وقتل كى كى |
Ve insanlığın bu lağım çukurunun bir yerinde JD'nin sörf tahtası var. | Open Subtitles | نعم. في مكان ما أسفل في هذا بالوعة من الإنسانية هو ركوب الأمواج دينار ل. |
Mooney, çocuklarla birlikte JD'nin sörf tahtasını aramaya gitti. | Open Subtitles | موني ذهب مع الرجال العثور على متن دينار ل. |
Anne, JD ile birlikte bir gece Manhattan'da olacaksın. | Open Subtitles | أمي، سوف تكونين فقط في مانهاتن مع "جيه دي" لليلة واحدة. |
JD: Herhangi bir yeni teknolojide olacağı gibi, özellikle böyle bir teknolojide, birçok görüş açısı oluşabilir ve bu bence gayet normal. | TED | ج د: أعتقد أنه مع ظهور أي تقنية جديدة، خصوصا مثل هذه ستكون هنالك آراء متباينة وأعتقد أن ذلك أمر مفهوم تماما. |
JD, iki mesajın var. | Open Subtitles | جاى دى , لديك رسالتين |
Evet, ikimiz için de çok zordu. Belki JD için daha da zordu. | Open Subtitles | لقد كان الأمر صعباً على كلينا (و ربما أكثر على (جاي دي |
JD: Kesinlikle çeviriyor, ve bu ülkede tartışmalar içerisindeyiz yardım aşamalarıyla ilgili, örnek olarak, yardım tek başına bir çözüm değil. Kimse böyle düşünmüyor. | TED | جايمي دراموند: إنه فعلًا يقوم بذلك، و نحن في خضم نقاش ضخم في هذه البلاد حول معدلات المعونة، على سبيل المثال، و المعونة وحدها ليست الحل كله. لا أحد يظن ذلك. |