Kötü haberse; Lizzi Borden da kuzenlerinden biri | TED | لكن الأخبار السيئة هي أن بنت عمك هي أيضاً ليزي بوردن. |
"Kötü haberse, şu andan itibaren sana ben bakacağım". | Open Subtitles | الأخبار السيئة : أنه بدءا من الآن أنا من سيعتني بك |
Kötü haberse çabuk ol. Haber iyiyse, acele etmene hiç gerek yok. | Open Subtitles | الأخبار السيئة بسرعة خذي وقتك إن كانت جيدة |
Kötü haberse yardım gelene kadar dişimizi sıkmamız lazım. | Open Subtitles | الخبر السيء هو، أن علينا الصمود حتى تأتي إلى هنا. |
Kötü haberse, hantal, yavaş ve tahmin edilebilirsin. | Open Subtitles | الخبر السئ هو أنتِ بطيئة و واضحة و غير متقنة |
Kötü haberse röntgen çektik ve vücudunuzda garip bir iskelet adam var. | Open Subtitles | الخبر السيئ أننا صورناك بالأشعة وجسمك يحوي على هيكل عظمي مخيف لرجُل |
Kötü haberse, bu durum... | Open Subtitles | والخبر السيء هي ان هذا نوع من... |
- Kötü haberse, buna sebep olabilecek bir çok sebep var, normalden daha ciddi şeyler. | Open Subtitles | الأخبار السيئة هي أن هناك العديد من الأسباب التي قد تسبب عدم الاستقرار و بعضها خطير |
Kötü haberse asıl sorunun kalbi olmaması. Böbrekleri hala çökmeye devam ediyor. | Open Subtitles | الأخبار السيئة أنه ليس مشكلتها الحالية كليتاها مازالت تتداعى |
Kötü haberse, hayatımın bundan sonrasını..... | Open Subtitles | الأخبار السيئة هي، سيتعين على أن أشارك بقية حياتي |
Kötü haberse böcek, değişimin ilk belirtilerini gösteriyor. | Open Subtitles | لكن الأخبار السيئة هي الجرثومة الفطرية بدأت تظهر أولى بوادر الطفرات |
Kötü haberse, ...hayatının geri kalanını bitki olarak geçirecek" der." | Open Subtitles | الأخبار السيئة هي أنها ستغدو مشلولة لبقية حياتها |
Kötü haberse Mansfield kapsamlı bir soruşturma emretti. | Open Subtitles | الأخبار السيئة مانسفيلد يأمر بفتح تحقيق كامل |
Kötü haberse, hakkında arama emri çıkartılmış. | Open Subtitles | الأخبار السيئة هناك أمر إعتقال صادر بشأنِك |
Kötü haberse av partisinin yedekte bekleyen elemanları varmış. | Open Subtitles | الأخبار السيئة , مجموعة الصيد تحصل على بعض الدعم |
Kötü haberse, her ne yaşamışsa konuşmaya hevesli değil. | Open Subtitles | الأخبار السيئة هي أي ان كان ماحدث فلديه وقت صعب للتحدث بخصوصه |
Ölü Stacey'i oynamama gerek kalmayacak, ...Kötü haberse, bu rolü senin oynamana izin vermiyorlar. | Open Subtitles | الخبر السيء, لن يسمحوا لك بالقيام بالدور |
Kötü haberse sarsıntı geçirmiş ve bir diski kaymış. | Open Subtitles | الخبر السيء لديه هزة دماغية و قرص منزلق |
Kötü haberse onu ilk biz bulabiliriz. | Open Subtitles | اما الخبر السئ أننا من الممكن أن نصل أليها قبلك. |
Kötü haberse.... ...o araba psikiyatrımın değilmiş. | Open Subtitles | الخبر السيئ أنها لم تكن سيارة طبيبي النفسي |
Kötü haberse partide ben de vardım. | Open Subtitles | والخبر السيء أني ذهبت معها |
Kötü haberse, Çeçen asiler tarafından yapılan mayıntarlasının karşısına geçmemiz gerek. | Open Subtitles | والخبر السئ هو أنه يجب علينا أن نعبر حقل ألغام لنصل إلى هناك، والمتمردين الشيشانيون ربما قد يكونو قد أضاقو الخناق على مكان إنفجار اللغم قبل قليل |
Vergi Departmani'nin parasi ödendi. Kötü haberse... | Open Subtitles | الخبر السيّء... |
Kötü haberse; ne kadar vaktimizin kaldığını bilmiyorum. | Open Subtitles | الأخبار السيّئة هي، لا أعلم كم لدينا من الوقت هُنا. |