Hata yaptığın için kötü hissetmen gerekmez. Onunla aramızdaki fark bu işte. | Open Subtitles | يفترض أن تشعر بالسوء لأنه خطأ هذا الفارق بيني و بينه |
Sadece o mektubu yazmanın hoş bir şey olduğunu düşündüm ve bu konuda kötü hissetmen gerekmediğini söylemek istedim. | Open Subtitles | ظننتُ فقط كان لطيفاً منكَ أن تكتب هذه الرسالة وأردتُ إخباركَ بأنّه ليس عليكَ أن تشعر بالسوء |
Evet, arkadaşın kötü hissettiğinde onlar için kötü hissetmen gibi bir şey. | Open Subtitles | نعم ، مثل ان صديقك يشعر بالسوء ، عندها انت تشعر بالسوء من أجلهم |
İstediğim son şey senin kötü hissetmen. | Open Subtitles | أن اخر ما اتمناه لك ان تشعر بالسوء. |
Kendini kötü hissetmen için söylemedim. | Open Subtitles | لم اقصد بان اجعلك تشعر بالسوء |