İşte bu Henry'nin bir fotografı, yüzünün sol tarafından --elmacık kemiğinden, üst çenesinden, göz çukurundan kötü huylu bir kanserin çıkarılmasından haftalar sonra. | TED | لذا هذه صورة لـ هنري بعد اسبوعين من إزالة سرطان خبيث من الجزء الأيسر من وجهه -- عظام خده فكه العلوي ،محجر عينه. |
Tomografi sonucuma göre 20'nin üzerinde kötü huylu tümör, ateş topu gibi fırlıyor, azmimi baltalıyor. | TED | يُظهِر مسح التصوير المقطعي بالإصدار البوزيتروني هنا أكثر من 20 ورم خبيث تقفز كالكرات النارية، وتُذيب طموحي. |
Bayan Lipstein, haberler kötü. Tümör kötü huylu. | Open Subtitles | سيدة ليبستين ، عندي أخبار سيئة ان الورم خبيث |
Bu kötü huylu mutasyonun belki de en ilginç yanı aslında yararlı bir adaptasyon olarak evrimleşmiş olmasıdır. | TED | ولربما يكون الأكثر إثارة للدهشة أنّ هذه الطفرة الخبيثة قد نشأت أصلًا كتكيّفٍ مفيد للجسم. |
Amca, hizmetçin oldukça kötü huylu, ona benimle takışmamasını söyle. | Open Subtitles | عمى خادمكَ غير مؤدّبُ. إطلبْ منه الا يعبث معى |
Bu, Nijerya dışına ilk gezisi, bu kötü huylu kanser sebebiyle ameliyat olmak için İngiltere'ye geldiğinde olan 20'li yaşlarında bir adamdır. | TED | هذا الرجل في العشرينات من عمره والذين من أصل أول زيارة لنيجيريا مع هذا السرطان الخبيث أتى للمملكة المتحدة لإجراء عملية عليه. |
Beni asimetrikti. kötü huylu olabilir. | Open Subtitles | كانت غير متناسقة قد تكون سرطانية |
Tahran'da yaptırdığı testlere bakılırsa sağ gözünün altındaki tümör kötü huylu. | Open Subtitles | التحاليل التى أجريت فى طهران أظهرت ورماً سرطانياً تحت العين اليمنى غالباً خبيث |
Ne yazık ki, biyopsi sonuçları benin kötü huylu olduğunu gösterdi. | Open Subtitles | لسوء الحظ، فحص العيّنة أظهر أن شامتك ورم خبيث |
Bu rapor malin melanom(kötü huylu tümör) ile bağdaşan bir durumu gösteriyor | Open Subtitles | هذا التقرير يُظهر ملامح متوافقة بالإضافة إلى سرطان خبيث |
- Çık dışarı. - Tümörün kötü huylu olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | ــ أخرج ــ لقد قلتِ لي أنّكِ تعانين من ورم خبيث |
Bu, yüzünün sağ tarafında kocaman bir kötü huylu tümörü olan, Londra'nın doğu ucundan küçük bir Bangladeşli kız, onu neredeyse çoktan kör etmiş, hızla büyüyor ve yakında onu öldürecek. | TED | هذه الفتاة البنغالية الصغيرة من أقصى شرق لندن والتي لديها ورم خبيث ضخم في الجهه اليمنى من وجهها، والذي تسبب في اصابتها بالعمى مسبقا، والذي ينمو بسرعة وسيقوم بقتلها قريبا. |
Çok ciddi bir hal alır. kötü huylu olmuş olabilir. | Open Subtitles | ولو أصبح شيء خطير فقد يتحول لورم خبيث |
Maalesef test sonuçları pozitif. Kütle kötü huylu. | Open Subtitles | أخشى ان الإختبارات إيجابية , سرطان خبيث |
kötü huylu gliyom denilen bir tümörünüz var. | Open Subtitles | أنت مصاب بحالة تدعى ورم خبيث طفلي |
kötü huylu bir tümör gibi yaşamaktansa, tümör yüzünden ölmeyi yeğlerim. | Open Subtitles | أفضل الموت بورم خبيث على العيش كواحد |
Yüksek doz kemoterapi veya radyasyon hastanın mevcut iliğini, kötü huylu hücreleri ve kan kök hücrelerini öldürür. | TED | قد تودي جرعات كبيرة من الكيمياوي والأشعة بحياة نخاع المريض، وتدمرالخلايا الخبيثة وخلايا الدم الجذعية. |
Amacımız bağışıklık sisteminizi eğiterek kötü huylu hücreleri tanımasını ve onları öldürüp bu sırada sağlıklı hücreleri bırakmasını sağlamak. | Open Subtitles | لكن الهدف هو تدريب جهازكِ المناعيّ على تمييز وقتل الخلايا التي تحمل نفس البصمة الخبيثة بينما يترك الخلايا السليمة لحالها |
Bu sayede kötü huylu tümörlerle moleküler seviyede mücadele edebiliyoruz. | Open Subtitles | لمحاربة الأورام الخبيثة بمستوى بسيط. |
Onun kötü huylu olduğunu biliyorum ama kesinlikle değişecektir, ama şimdi ona bu şekilde davranamayız. | Open Subtitles | أَعْرفُ بأنّه غير مؤدّبُ... وهو سَيَتغيّرُ بالتأكيد، لكن هذا ليس كَمْا يَجِبُ أَنْ تعالجَ شيخَ |
Kanserdi. kötü huylu. | TED | لقد كان مرض السرطان. وكان من النوع الخبيث. |
Kanserli korkunç bir benim var. kötü huylu olduğunu nereden biliyordun? | Open Subtitles | "لديّ شامة سرطانية مرحة" |