| Dostum, burada kötümser olmak istemem, ama burada üç ayrı sisteme tam bir | Open Subtitles | أنا لا أقصد أن أكون متشائم هنا ولكنك تتحدث عن سحب بيانتها كاملة |
| Rehavete kapılmış olmaktansa kötümser olmak daha iyi değil mi, işin kötü yanlarını, gerçeği dışa vurmak? | TED | أولاً، أليس من الجيد أن تكون متشائماً لضمان عدم التراخي أن يزال الوحل، وأن نقول الحقيقة لسلطة؟ |
| Uzun zamandır Batı'nın bir dostu olarak Batı toplumlarının ne kadar kötümser olduklarının farkındayım. | TED | كصديق منذ فترة طويلة مع الغرب أنا مدرك بالفعل بكيف أصبحت المجتمعات الغربية متشائمة |
| "Alaycı", "değişken kişilikli" ve "kötümser"e ne dersin? | Open Subtitles | ماذا عن ساخر و مزاجي و متهكم .. |
| Politika siyasetçilerin oynadığı kötümser bir takım oyununa benzemeye başladı, halk kenara itilmiş stadyumun koltuklarından seyrediyormuş gibi, politika tutkusu giderek körlüğe ve çaresizliğe daha fazla yer açıyormuş gibi. | TED | السياسة أصبحت تمثل لعبة ساخرة يلعبها السياسيون، بينما يتم دفع الشعب جانباً كأنهم يجلسون على مقاعد في المدرج حيث الشغف للسياسة يتيح الفرصة تدريجيا للعمى و اليأس. |
| Bu aile o kadar kötümser ki bıktım artık. | Open Subtitles | هذه العائلة سلبية جداً ! و أنا سئمت منها |
| Bak, en kibar şekilde söylemek istiyorum ki, bu mantık olabildiğince kötümser ve baştan aşağı yanlış. | Open Subtitles | متهكم جداً بدون الحاجة لذكر أنه خاطئ أن التوقيت يثير الشكوك قليلاً |
| Ve kötümser değilim. | Open Subtitles | لم اسئلك , وأنا لستُ متهكمة |
| Benim gibi katı bir kötümser için bile sanırım şöyle demek doğru olurdu: Belki de gerçekten özeliz. | TED | سيقال كما أعتقد، حتى وإن كان هناك مائة متشائم مثلي، أنه ربما نحن حالة استثنائية حقًا. |
| Bu adam bunu kesin beğenmez. kötümser şerefsiz. | Open Subtitles | هذا الرجل ايضا لن يعجبه هذا يالك من متشائم بغيض |
| Çin'in geleceği hakkında Bu oldukça kötümser görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أنك متشائم جدا حول المستقبل في الصين |
| Artan eşitsizlik, yabancı düşmanlığı ve iklim değişiminin getireceği gelecek hakkında birçoğunuzun kötümser olabileceğini biliyorum. | TED | أعرف أن كثيراً منكم قد يكون متشائماً بمستقبل يعد بازدياد اللامساواة، رهاب الأجانب، والتغيرات المناخية. |
| Eğer sizin gibi kötümser olursam, Bunu kötü birşey olduğunu düşünürüm. | Open Subtitles | اذا كنت متشائماً مثلهم لظننت أن هذا شىء سىء |
| kötümser olma, sen iyi bir şey yapmışsın, karını mutlu etmişsin. | Open Subtitles | لهذه البلهاء و أنا عبقري، صحيح؟ لا تكن متشائماً فعلت شيئاً لطيفاً |
| Kitabım için. İyimser mi, kötümser mi olduğumu anlamam gerek. | Open Subtitles | من أجل كتابي، يجب أن أكتشف ما إذا كنت متفائلة أم متشائمة |
| Yine de konuşmamı kötümser bir şekilde bitirmek istemiyorum. | TED | لكني لا أريد أن أنهي بنبرة متشائمة. |
| - Sen ne zaman böyle kötümser oldun? | Open Subtitles | -منذ متى وأنت أصبحت ساخر بهذه الطريقة ؟ |
| Savannah kötümser değil. | Open Subtitles | اها ،،لكني لا اعتقد ان سافانا ساخرة |
| kötümser olma. Elka'ya harika birini ayarladım. | Open Subtitles | لا تكوني سلبية هكذا لقد وجدتُ لـ "إلكا" رفيقاً رائعاً |
| -Evet, bu kulağa oldukça kötümser geliyor, efendim. | Open Subtitles | جْي . ؟ ذلك يَبْدو متهكم جميل، سيد |
| Sence kötümser miyim? | Open Subtitles | هل تعتقد بأنني متهكمة .. ؟ |
| Ben iyimser veya kötümser biri değilim. | TED | انا لست متفائلا جدا ولست ايضا متشائما جدا |
| O kadar da kötümser olmayalım Malcolm. | Open Subtitles | الأن دعنا لا نكون متشائمين جدا.. ياملكوم |
| Bak, kötümser biri olarak biliniyorum,.. | Open Subtitles | اسمعى, انا اعلم ان لدي سمعة بانى شديدة التشاؤم, |
| İçimdeki kötümser burada öleceğimizi söylüyor. | Open Subtitles | الجزء المتشائم منّي يعتقد "بأنّنا سنموتهنا" |