| Hanımlardan biri küçük, siyah bir defterin olduğunu söyledi. | Open Subtitles | احدي السيدات تقول بأنك تحتفظ بمفكرة سوداء صغيرة |
| Adamımız geri geldi, üçüncü kez... ve bu sefer elinde küçük siyah bir çantası var. | Open Subtitles | لقد عاد مجدّداً، للمرّة الثالثة ومعه الآن حقيبة سوداء صغيرة |
| Gözünde küçük siyah bir benek var. Güneş ışığında daha kötü oluyor. | Open Subtitles | انها ذرة سوداء صغيرة في عينك انها أسوأ في ضوء الشمس |
| Nişancımız şüphelinin cebinden küçük siyah bir şey çıkardığını söyledi. | Open Subtitles | حصلت عليه. إستمع رجل البندقية يبلغ عن جسم مظلم صغير يخرجه من جيبه |
| Nişancımız şüphelinin cebinden küçük siyah bir şey çıkardığını söyledi. | Open Subtitles | حصلت عليه. إستمع رجل البندقية يبلغ عن جسم مظلم صغير يخرجه من جيبه |
| Mavili kırmızılı bir t-shirt giyiyordu. Ve küçük siyah bir gözlük takıyordu. | Open Subtitles | يرتدي قميص أزرق و أحمر و نظارة سوداء صغيرة |
| İçinde, küçük siyah bir çanta vardı. | Open Subtitles | بداخلها، كانت حقيبة سوداء صغيرة |
| Küçük, siyah bir valiz tekerlekli. | Open Subtitles | إنها حقيبة سوداء, صغيرة, و مزودة بعجلات |
| Küçük, siyah bir çakıl taşı. Tanrım! | Open Subtitles | يا إلهي، إنها حصاة سوداء صغيرة! |