Lisa, kendin söyledin. Darlingler küçük ve basit şeyler yapmazlar. | Open Subtitles | لقد قلتها بنفسك أن الدارلينغ لا يقومون بما هو صغير و بسيط. |
Bizim ekonomimiz küçük ve bizim onu güçlendirmemiz gerekiyor. | TED | إقتصادنا صغير و يجب علينا تعزيزه. |
küçük ve çok çekicidirler, ama sularını öylesine büyük bir bedelle tutarlar ki son derece yavaş büyürler. | TED | فهي تميل لأن تكون صغيرة و جذابة جدا، ولكنها تتمسك بالماء فيها بكلفة عالية كما إأها تنمو ببطء شديد جدا. |
Sen gelemezsin. Çok küçük ve zayıfsın, tıpkı kız gibi. | Open Subtitles | لكنك لا تستطيع الذهاب مازلت صغيراً و ضعيف كالفتاة |
Alıcı ışığın şiddetinde oluşan küçük ve ince değişiklikleri bir elektrik sinyaline dönüştürüyor. | TED | المستقبل سوف يحول هذه التغيرات الصغيرة و الطفيفة في المدى التي نوجدها هناك الى اشارة كهربية |
Turuncu, küçük ve beyaz çizgili... | Open Subtitles | انه برتقالى صغير وبه خطوط بيضاء |
İşte. İzlerden üçüncüsü küçük ve daha hafif,... ..ayakkabı, açık sandalet, Jaffa kadınlarının giydiklerinden. | Open Subtitles | ها هى ، أثر القدم الثالث صغير و خفيف |
Bir parça. küçük ve kırılgan ve yaşamda sahip olmaya değer tek şey. | Open Subtitles | إنه إنش إنه صغير و غير قابل للكسر |
Darlingler küçük ve basit şeyler yapmazlar. | Open Subtitles | لا يقوم الدارليغ بما هو صغير و بسيط. |
- Ev biraz küçük, ve kirası da orta karar. | Open Subtitles | الكوخ صغير و الإيجار معتدل للغاية |
Bela gelince buranın küçük ve boş bir ada olduğunu göreceksiniz. | Open Subtitles | عندما تجئ المشكلة ، ستجد أنها جزيرة صغيرة و عارية |
Modern teknolojiye karşı koyan, küçük ve gözden uzak bir kasabaydı. | Open Subtitles | كانت مدينة صغيرة و منعزلة .قاومت التكنولوجيا الحديثة |
Parça çok küçük ve DNA örneği için yeterince parça kaldığından emin olmam gerekiyor. | Open Subtitles | القطعة صغيرة و أريد ان أتأكد من أن هناك ما يكفي لأخذ عينة للحمض النووي |
Ve tüm bu olaylar onu küçük ve aptal gösteriyor. - Küçümseme, hakimiyet, heyecan. - Ne? | Open Subtitles | و هذا الأمر برمته يجعله يبدو صغيراً و سخيفاً الإزدراء , السيطرة و الحماس |
Bunu düşündüğünüzde anlayacaksınız ki tüm bu olaylar sizi küçük ve aptal gösteriyor. | Open Subtitles | حين تفكر بالأمر ستجد بأنّ هذا الأمر يجعلك تبدو صغيراً و سخيفاً |
Ve biz, küçük ve önemsiz varlıkların bizi meydana getiren, bu devasa, eski ama harika evrenle olan ilişkisidir. | Open Subtitles | وكيف نحن, الكائنات الصغيرة و التافهة, نتواصل مع الكون الهائل والعتيق, والجميل أيضاً الذي أنـتـجـنـا ؟ |
Küçük faizli kredi kurumu Kiva.org, şu anda küçük ve orta büyüklükteki kredileri kullanarak kitlesel olarak deney yapıyor. | TED | وموقع " كيفا.كوم " مقرض القروض المصغرة هو الان يمر بمرحلة حشد الجماهير لاجل القروض الصغيرة و المتوسطة |
Turuncu, küçük ve beyaz çizgili... | Open Subtitles | انه برتقالى صغير وبه خطوط بيضاء |
Kitap raflarındaki en küçük ve ince kitap. | TED | وكان إلى حد بعيد أنحف وأصغر كتاب على رف الكتب. |
Dünyayı öyle karanlıkların ortasında küçük ve savunmasız görmek seni üzmedi mi? | Open Subtitles | لم يزعجك أن ترى الأرض صغيرة وغير محميّة ومحيطة بالظلمة؟ |
Bu harita toplam büyüklük olarak nispeten küçük ve bu yüzden yine de katlanır harita olarak tutabileceğiniz ya da bir otobüs durağında makul ölçüdeki bir reklam alanında gösterebileceğiniz bir şey. | TED | الخريطة بشكل عام صغيرة نسبياً ليمكن حملها كخريطة قابلة للطي أو عرضها بحجم معقول في صندوق عرض في محطة الحافلات |
(Alkışlar) Yabancılara olan sorumluluğumuzu küçük ve büyük, kahramanca ve sıradan gösterebiliriz. | TED | (تصفيق) الواجب تجاه الغرباء يظهر في حد ذاته بطرق كبيرة أو صغيرة البطولة والابتذال. |
LEDler daha küçük ve ucuzdur, daha uzun süre dayanır, daha verimlidirler. | TED | وذلك لأن الصمامات أصغر و أرخص و أعمارها أطول، وأكثر كفاءة |
Daha küçük ve daha verimli elektronikler ve lensleri de kullanmamız gerekecek. | TED | نحتاج إلى دمج عدسات وإلكترونيات أصغر وأكثر كفاءة. |