Beni o küçümseyici önerilerinden mahrum bırak. | Open Subtitles | جنبني نصائحك المتعالية |
Ama Emily sadece düşünür ve o küçümseyici gülümsemesinin arkasına saklanır. | Open Subtitles | أما (إيملي) فهي تفكّر في ذلك وتختبئ وراء ابتسامتها المتعالية |
Her neyse, gergin olduğum zamanlarda, küçümseyici davranmam beni endişelendiriyor. | Open Subtitles | على أي حال ، اخشى احياناً عندما اكون متوّترة ، أن اكون متعالية . |
Otoriter, küçümseyici ve ciddi ol. | Open Subtitles | كوني مسيطرة، متعالية وحادة الطباع |
Buraya geldiklerinde böyle küçümseyici şakalar yapmanı istemiyorum. | Open Subtitles | عندما يكونون هنا لا أريدك أن تطلق تعليقات ساخرة |
Ama sonunda bana tekrar baktı ve küçümseyici bir bakışla dedi ki "Size bunun özel olduğunu söyledim. Buraya ait değilsiniz." | TED | ولكنه أنهى الأمر بالنظر إلي مجددًا، ويقول بنظرة ازدراء: "أخبرتك، هذه فعالية خاصة. ومكانك ليس هنا". |
Hayır, küçümseyici ses tonunu kullanıyorsun. | Open Subtitles | كلا، إستخدم نبرتكَ المتعالية |
O da küçümseyici ses tonunu kullanmaya başladı. | Open Subtitles | و يبدأ في إستخدام النبرة المتعالية معي{\pos(192,210)} |
Whitney, ikiniz kavga ettiğinizde, senin küçümseyici ses tonunu kullandığını söyledi. | Open Subtitles | قالت (ويتني) بأنّكَ تصدر هذه النغمة المتعالية عندما تتجادلان |
Bunu inanılmaz küçümseyici buluyorum. | Open Subtitles | أجدها متعالية جداً |
Bazı şeylere bakmak için epey küçümseyici bir yol. | Open Subtitles | هذه طريقة ساخرة جداً للنظر إلى الامور |
Moloojoon, hadi ama. Bu kadar küçümseyici olamazsın. | Open Subtitles | يا(مولوجان) لايجب أن تكوني ساخرة |
Bildiğiniz gibi, ilgilendiğimiz konular-- (Kahkahalar) -- garip bir etkileşim veya bir gülüş veya küçümseyici bir bakış veya belki garip bir göz kırpması, belki de yalnızca bir tokalaşma. | TED | أتعلمون ،نحن مهتمين بأشياء غريبة مثلا (ضحك) بحركة محرجة أو ابتسامة، أو بنظرة ازدراء أو ربما غمزة غريبة جداً، أو ربما نهتم بشيئ مثل مصافحة. |