Hâlâ yapılacaklar var çünkü kültürel bir değişim gerçekleştiriyoruz. | TED | لا يزال هناك المزيد من العمل للقيام به، لأننا نبني هذه الطفرة الثقافية. |
Şimdi hepimiz sosyal ve kültürel bir çeşit çemberin içinde yaşıyoruz. | TED | جميعنا نعيش داخل مايشبه الدائرة الاجتماعية الثقافية. |
Amerikan zihninin kültürel bir modelini belirleyip tanımlayalım. | Open Subtitles | نحدد ونوضح التراث الثقافي للعقل الأمريكي الآن، إقرائي تلك اللائحة من أجلي |
Bence, Afrika'ya zihinsel ve kültürel bir dönüş, ...fiziksel olarak değil, ...şu noktada değil, fakat Afrika'ya zihinsel ve kültürel bir dönüş, ...bu aynı zamanda oradaki kardeşlerimizle bağımızı kurmamız demektir. | Open Subtitles | أعتقد أن التراث العقلي و التقافي .. يجب أن يُؤخذ من أفريقيا .. ليس بالضرورة ماديا ً فقط ليس فى تلك المرحلة و لكن .. كل ذلك من أفريقيا |
Binlerce yıldır insanlara görünenin ötesini düşünmek için ilham veren kültürel bir anlatımdır. | TED | إنه تعبير ثقافي منذ الآف السنين ألهم البشر ليفكروا فيما هو أعمق من السطح. |
Çünkü bence bu sadece kültürel bir alan veya evlerle ilgili değil; ekonomik tabanın da baştan yaratılması gerekiyor. | TED | لأنني أعتقد أنها ليست مساحة ثقافية أو مشروع إسكان؛ يجب أن يكون هناك نوع من إعادة البناء للجوهر الاقتصادي. |
Politik meşrulaşmadan daha çok kültürel bir meşruiyetim olsaydı. | Open Subtitles | وكانت الشرعية الثقافية تشكل اكثر أهمية من الشرعية السياسية |
Yerel kültürel bir hareketin lideriyim. | Open Subtitles | يمكنكِ القول أنا الضوء الساطع للحركة الثقافية الريفيه |
İngilizce öğretip İspanyolca öğrenmek için. kültürel bir misyonun parçası. | Open Subtitles | نعلم الإنجليزية ونتعلم الإسبانية إنها جزء من مهمتنا الثقافية |
Farklı değerler istiyorsak farklı bir hikâye anlatmalıyız, bireysel bir anlatının, bir insanın kimliğinin önemli bir bileşeni olduğunu anlayan, kolektif bir anlatının, kültürel bir kimliğin önemli bir bileşeni olduğunu anlayan ve bunlar olmaksızın kendinizi bir grubun parçası olarak görmenin imkansız olduğunu anlayan bir hikâye. | TED | ولو أردنا قيماً مختلفة يحب أن نروي قصة مختلفة قصة تدرك أن قصة واحدة تُعد مكوّن أساسي لهوية الشخص وأن القصة الجماعية هي مكوّن أساسي للهوية الثقافية و من دونها لا يمكنك تخيّل نفسك كجزء من مجموعة. |
Bunu da güvenle söyleyebilirim çünkü bir Hindu Sindhi olarak Tahran'dan Tokyo'ya toplumların ve bu toplumların çeşitli kültürleriyle aslında doğrudan kültürel bir bağ hissediyorum. | TED | الان أستطيع قول هذا بقليل من القناعة لأنني كهندي سندي أنا أشعر بالفعل بصلة ثقافية مباشرة مع مختلف المجتمعات الثقافية المتنوعة و المجتمعات على طول الطريق من طهران إلى طوكيو |
Sanırım yaşadığımız her yer düzenli bir okul değil bu yüzden buraya gelmek kültürel bir şok oluyor. | Open Subtitles | أعتقد أن كل مكان عشت فيه فليس هناك حقاً مدارس منتظمة... لذا فإن المجيئ هنا كان مثل الصدمة الثقافية. |
Bence, Afrika'ya zihinsel ve kültürel bir dönüş fiziksel olarak değil şu noktada değil, fakat Afrika'ya zihinsel ve kültürel bir dönüş bu aynı zamanda oradaki kardeşlerimizle bağımızı kurmamız demektir. | Open Subtitles | أعتقد أن التراث العقلي و التقافي .. يجب أن يُؤخذ من أفريقيا .. ليس بالضرورة ماديا ً فقط ليس فى تلك المرحلة و لكن .. كل ذلك من أفريقيا |
Biraz daha zamanım olursa, bu durumu daha iyi açıklamak için size kargaların ihanetiyle ilgili bir olay anlatacağım. kültürel bir uyum geliştirdikleri ortada olan bir durum. | TED | لو كان لدي وقت إضافي، يمكنني أن أخبركم عن حالة خيانة زوجية لغراب الذي يوضح أنه لطيف. نقطة أنهم طوروا تكيّف ثقافي. |
Burada yazar ve editörler genel topluluğunu inşa ettik; kültürel bir bina. | TED | بنينا هُنا الجمعية العامة للمؤلفين والمحررين، وهو مبنى ثقافي. |
Ve biz şarkı söylerken Başkan Obama bizimle sahneye atladı ve birlikte şimdi sizinle paylaşmak istediğim bir şarkıya kültürel bir dans yaptık. | TED | وخلال أدائنا، قفز على الخشبة وانضم إلينا، ومعًا، أدينا رقصة ثقافية على إيقاع أغنية أريد مشاركتها معكم الآن. |
Ve bunların içinden sadece çok küçük bir yüzdesi yayılıyor, defalarca izleniyor ve kültürel bir an haline geliyor. | TED | ومن ذلك، فقط نسبة ضئيلة تنتشر فيروسيا وتحصل على أطنان من المشاهدات وتصير لحظة ثقافية. |