| küplere bineceğini tahmin etmiştim. Bu yüzden seni zincirlettim. | Open Subtitles | حسبتُ أنّكَ قد تغضب لهذا طلبتُ منهم تقييدك بالأغلال |
| Ahbap, annem o kadar fakir ki, küplere binmeye parası yetmediği için keskin sirkeden uzak duruyor! | Open Subtitles | يا رجل, أمي فقيرة لدرجة أنها عندما تغضب لا تستطيع أن تتولى أمر ذبابة ولهذا تُطلقت كلباً سلوقي ليتولى أمرها |
| 50 kağıda seni götten sikebilirim ama geçmişin hakkında soru sorduğumda küplere biniyorsun. | Open Subtitles | اعاشركِ من مؤخرتكِ مقابل خمسين دولاراً لكنكِ تستشيطين غضباً عندما استفسر عن ماضيك |
| Hayvanlarla cinsel ilişkiden bahsedersek "RTÜK" küplere biner. | Open Subtitles | لو ذكرنا العلاقات الشاذه مع الحيوانات مكتب الاتصالات سيغضب |
| Elvira'dır. Kulüpten ayrıldıktan sonra küplere bindi. | Open Subtitles | ، "من المحتمل أن تكون "إلفيرا لقد جن جنونها بعدما غادرنا النادى |
| Eğer içleri boşsa neden dikkatleri küplere çeksinler? | Open Subtitles | لمذا جلب الإنتباه إلى المكعبات إذا كانوا لا يَحتوون أي شئ؟ |
| Umarım gerçektir, yoksa küplere bineceksin. | Open Subtitles | أتمنى أن يكون حقيقياً وإلا ستغتاظين جداً |
| Bu insanları bulup kahraman yapıyorsun, yüceltiyorsun falan, sonra da eski hallerine döndüklerinde küplere biniyorsun. | Open Subtitles | إن عثرت على هؤلاء القوم تحولهم إلى أبطال أو أباء أو شيء آخر، ثم تغضب عندما يتضح أنهم أشخاص عاديين |
| Belki de boş vermelisin. küplere binmene değmez. | Open Subtitles | لننس الامر فحسب لا يستحق ان تغضب نفسك بشانه |
| İçten içe bunu fark etmeni umuyordum ama öfkeden küplere binmeni istememiştim. | Open Subtitles | أظن أنني أملت ضمناً أنك ستلحظ ذلك لكنني لم أشأ أن تغضب حيال الموضوع هكذا |
| Bebek bakıcısı saat 12'den sonra dönersek küplere biniyor. | Open Subtitles | تغضب المربية عندما نصل متأخرين |
| Daha önce fark ettin mi, Beiste küplere bindiğinde külotu kıçına giriyor. | Open Subtitles | هل لاحظت انه عندما تغضب المدربة |
| Haber vermediğimi duyarsa küplere biner. | Open Subtitles | سوف تغضب اذا ظنت أني اهملت الموضوع |
| Yapma. Bu seni küplere bindirecek kişisel bir not olmalı. | Open Subtitles | أقصد، بربّك، على صعيد شخصي، لابد أنّ ذلك يجعلك تستشيط غضباً. |
| Sonraki projemi Paramount'a sattığımı duyunca küplere bindi. | Open Subtitles | مشرعي التالي إلى " بيرمونت " إشتد غضباً لكنك مررت المشروع |
| Bush'un, erkek kardeşi bu eyaleti kazandıramadığı için küplere bineceği kesin. | Open Subtitles | ويمكنك المراهنة على أن الحاكم بوش سيكون أكثر غضباً من ديك انهمر عليه المطر وأخوه, الحاكم لم يكن قادر على جعل هذه الولاية له. |
| Babam yolumuzun üstüne park ettiğinizi görünce küplere binecek. | Open Subtitles | ابي سيغضب كثيرا عندما يراكما توقفان سيارتكما في موقف سيلرته |
| Babam yolumuzun üstüne park ettiğinizi görünce küplere binecek. | Open Subtitles | ابي سيغضب كثيرا عندما يراكما توقفان سيارتكما في موقف سيلرته |
| Elvira'dır. Kulüpten ayrıldıktan sonra küplere bindi. | Open Subtitles | ، "من المحتمل أن تكون "إلفيرا لقد جن جنونها بعدما غادرنا النادى |
| küplere uzanıp, kavrayıp, havada hareket ettirmeyi öğrenirken, aslında uzaysal ilişkileri anlayıp, kontrol ederek problemlerin çözüm yollarını öğrenmiştiniz. | TED | بينما توصلتٌم إلى معرفة كيفية التواصل والفهم والتقاط المكعبات تحريكها، أنتم بالحقيقة تتعلمون كيفية التفكير وحل المسائل عبر الفهم والتلاعب بالعلاقات المكانية. |
| - Ya kıskanmasaydım, sen küplere binmez miydin? - Öyle tabii. | Open Subtitles | أما كنتِ ستغتاظين ان لم أكن غيوراً؟ |
| Talepleri hemen yerine getirilmezse... küplere biniyordu. | Open Subtitles | إن لم تنفذ أوامره كما يشتهي وفي الحال كان يصاب بنوبة غضب |