Altın çok ağır ve Kütük çok uzun süredir su çekiyor. | Open Subtitles | الذهب ثقيل جدا ولم يتحمل الجذع أكثر لمدة طويلة لقد سقطوا |
Müthiş Viking yelkenlisinin kökenleri mütevazı ahşap kano veya Kütük teknesine dayanır. | TED | تعود أصول سفن الفايكينغ الضّخمة الطويلة إلى زورق الكانو الصغير، أو قارب الجذع الشجري. |
Bir cinayet vakasını, bir Kütük için mi bırakıp geldim? | Open Subtitles | أحضرتني من التحقيق في جريمة قتل حقيقية لأرى جذع خشب؟ |
Ruslar tüm kaçanları toplayıp onları Kütük gibi köyün ortasına yatırıyorlar. | Open Subtitles | لذا، جمّع الروس كل المخالفين وكوموهم مثل الخشب في وسط القرية |
Karnım sanki Kütük yutmuşum ve birisi onu ateşe vermiş gibi. | Open Subtitles | المعده اشعر وكانني ابتلعت قطعة خشب وشخص ما اشعل بها النار |
"Benim kızım yolda oynuyordu ve şu Kütük tırlarından birinin freni boşalmış." | Open Subtitles | كانت ابنتي الصغيرة تلعب على الطريق في الوقت الذي كانت تمر فيه شاحنة الأخشاب وفقدت مكابحها |
Ateşe yeni bir Kütük atıp barış içinde birleşelim. | Open Subtitles | لنضِف قطعة الحطب الجديدة هذه و لنتحدّ في سلام. |
Hayır Mike, bu aynı Kütük değil. | Open Subtitles | لا، مايك، هو ليس نفس السجلّ! |
Kütük tekne tabanını bir omurga tahtası ile değiştirdiler böylece, tekneler daha yüksek ve deniz için daha elverişli oldu. | TED | تخلَّوا عن قاعدة الجذع الخشبي من أجل عارضة قعر مصنوعة من الألواح الخشبية وأصبح القارب أكثر ارتفاعاً وأكثر ملاءمة للإبحار. |
Bekle. Ana kütüğü bul. Her zaman bir ana Kütük vardır. | Open Subtitles | بسرعة جِد الجذع الرئيسي هناك دائما جذع رئيسي |
Su seviyesi yükselecek ve yükseldiginde Kütük de su yüzeyine çikacak. | Open Subtitles | هذا يعني أن منسوب المياه سيرتفع و عندما سيحدث هذا فإن الجذع سيطفو حتماً |
Tekne yoksa, bir dal parçası ya da bir Kütük iş görüyordu. | Open Subtitles | لم يكن هناك قارب أو جذع شجره أو ناقلة جنود لتحملهم |
Ona nasıl bir davul için Kütük aradığını ve köle avcılarının seni nasıl yakaladıklarını anlattım. | Open Subtitles | أخبرته أنك كنت تبحث عن جذع لتصنع طبلة عندما قبض عليك مساكو العبيد |
Bizim arka bahçede çocukların tekmelemekten hoşlandığı bir Kütük vardı. | Open Subtitles | في الكوخ هناك جذع يبدوا ان الاطفال هناك يستمتعون بركله ـ عليك ان تسمح له بالذهاب ـ بالتاكيد علي ان اسمح له |
Cep telefonları, bilgisayarları var ama bir Kütük, çekiç ve testere verdin mi ellerine hiç? | Open Subtitles | أعني، بالفعل لديهم هواتف خليوية وحواسيب شخصيبة، لكن، لتعطيهم لوح من الخشب و مطرقة ومنشار |
Evet ama o daha çok odun parçalayıcıya Kütük atmadan önce sıraya koymaya benziyor. | Open Subtitles | أجل, و لكن هذا يشبه أكثر بتنظيم الخشب قبل وضعه في ماكينة نشر الأخشاب |
Eşcinsel olduğunu söylemeye kendini hazır hissederse kör Kütük sarhoş olarak, kendi isteğiyle söyler. | Open Subtitles | عندما يكون مستعداً للتخلّي عن فتاة التمويه التي لديه فوّاحاً برائحة خشب الأرز |
Fırlıyor ve dörtnala uzaklaşıyor, ağır bir Kütük tarafından engelleniyor. | Open Subtitles | لقد قفز واقفا و ركض بعيدا ، اعترضت طريقه بعض الأخشاب |
Fakat bir ateş yakmak için önce küçük tahta parçalarıyla başlarsınız ve devam edersiniz ve sonunda kütüğü de ateşe katabilirsiniz ve siz kütüğü ateşe kattığınızda tabii ki Kütük yanar fakat yavaş şekilde yanar. | TED | ولكن أن تُشعل ناراً، فأنت نوعاً ما تبدأ بقطع صغيرة من الخشب وتُشعلها وأخيراً يمكنك أن تضيف قطعة الحطب للنار وعندما تضيف قطعة الحطب للنار فإنها بالطبع ستشتعل ولكن ستشتعل ببطء. |
Bu aynı Kütük. | Open Subtitles | هو نفس السجلّ. |
30 kattan Kütük gibi düşmek. Lanet! | Open Subtitles | أجل، غصن بارتفاع 30 طابقا، تبا |
Evet, bir sürü Kütük var ve nehir akamaz, | Open Subtitles | نعم. الكثير من جذوع الأشجار والأنهار... لا يمكن أن تتدفق. |
Kimse Kütük gibi kalçaları olan bir kızdan hoşlanmaz dedi. | Open Subtitles | قال لا يحب اي شخص الارتباط بفتاة باوراك بالغة في السمنة |
Yüce tanrım! Bayım ben kör Kütük sarhoş olana kadar içmekten bahsetmiyorum. | Open Subtitles | عجبا يارجل انني لا اقصد ان تشرب حتي الثمالة |