| Büyük babanızın yaptırdığı kütüphaneyi size ilk gösteren ben olabilir miyim? | Open Subtitles | هل لي أن أكون أول من يريك المكتبة التى بناها جدك؟ |
| Efsaneye göre kütüphaneyi inşa etti ve tüm sırlarını korudu. | Open Subtitles | الأسطورة تقول إنه بنى المكتبة و يحافظ على كلّ أسرارها |
| Yani, bu kütüphaneyi geminin tabanına oturtun -- işte bu şey o kadar büyük olacaktı. | TED | إذن، ضعوا هذه المكتبة في قاعدة المركبة الفضائية هذا يوضح لنا ضخامة هذا الشيء الذي قمنا بعمله. |
| Yazmaya kalksan bir kütüphaneyi dolduracak kadar 800 yıllık macera yaşadım. | Open Subtitles | ثمانمئة عام من المغامرة ما يكفي لملئ مكتبة لو اخترت تدوينها |
| kütüphaneyi kastetmiştim ve artık o konu hakkında konuşmak istemiyorum. | Open Subtitles | عنيت في المكتبه ولا أريد التحدث عن ذلك الموضوع مجدداً |
| Şimdi, kütüphaneyi sosyal rollerinin iletişim araçlarıyla aynı önemde olduğuna ikna etmek zorundaydık ki önerimizi kabul etsinler. | TED | الان , كان علينا اقناع المكتبة بتلك القواعد الاجتماعية وبنفس القدر من الاهمية لوسائل الإعلام من أجل حملهم على قبوله |
| kütüphaneyi çok merak ediyorum. Görebilir miyim? | Open Subtitles | عندي فضول لمعاينة المكتبة بنفسي هل لي بالدخول ؟ |
| kütüphaneyi genişletmeye ne dersin? Yeni kitaplar. | Open Subtitles | ماذا عن توسيع المكتبة و احضار بعض الكتب الجديدة |
| kütüphaneyi genişletmeye ne dersin? Yeni kitaplar. | Open Subtitles | ما رأيكم فى توسيع المكتبة و أحضار كتب جديدة؟ |
| Kötü birşey belki fakat bu sayede o kütüphaneyi kurdum ve çocuklara lise diploması almalarına yardımcı oluyorum. | Open Subtitles | لكنى أنشأت المكتبة أيضا وساعدت بعض الناس فى الحصول على الشهادة الثانوية |
| Artık kütüphaneyi pek sevmiyorum. | Open Subtitles | ولكن أودّ أن أخرج من هذا المكان لا أحب المكتبة كثيراً بعد الآن |
| - Ona kütüphaneyi göster.Birazdan geleceğimi söyle. | Open Subtitles | ادخليه المكتبة وأخبريه بأنني قادم حاضر سيدى |
| kütüphaneyi geçince, Bilardo odasına varıyoruz | Open Subtitles | وعند البهو بجانب المكتبة نجد هنا غرفة البلياردو. |
| Ama bunu yaparsak, Russellfield'daki kütüphaneyi, bilgisayarlarını kullanmak isterim. | Open Subtitles | لكن إذا قمنا بذلك، أريد استخدام المكتبة التي في روسيلفيلد، أريد استخدام كمبيوترهم |
| Günde bir kez tekerlekli kütüphaneyi ikiz katiller getirirdi. 22 yıldır onlar itiyordu o arabayı. | Open Subtitles | فى يوما ما عامل المكتبة كانا توأمان كانوا يعملون فى هذه المهنة لحوالى 22 عام |
| Bu insanlar asla kütüphaneyi bulamayacaklar. | Open Subtitles | هؤلاء الناس لن يستطيعوا العثور على المكتبة |
| Bu ülkeye gelip daha İngilizce bile konuşmadan kütüphaneyi bulmayı nasıl bekliyorlar. | Open Subtitles | كيف تأتي الى هذه البلاد وتتوقع بأنك قادر على العثور على المكتبة. وأنت لا تستطيع حتى تحدث الانجليزية. |
| Bu kütüphaneyi fiziksel dünyaya getiren ruh sen misin? | Open Subtitles | هل أنت الروح التي أحضرت هذه المكتبة للعالم المادي |
| Giriş katta, kütüphaneyi geçince solda. | Open Subtitles | أسفل القاعة , الى اليسار , مكتبة الماضي. هذا أنا في طريقي فيها. |
| Kötü birşey belki fakat bu sayede o kütüphaneyi kurdum ve çocuklara lise diploması almalarına yardımcı oluyorum. | Open Subtitles | قد يكون خطا رفعيا و لكنى بنيت المكتبه أيضا و ساعدت السجناء فى الحصول على شهادة المدرسه العليا |
| Birkaç hafta önce kütüphaneyi geri getirmenin bir yolunu bulmaya gittiğini söyledin. | Open Subtitles | في الأسابيع القليلة الماضِية قلت أنَّك ستجِد طَريقة لتُعيد المَكتبة. |
| kütüphaneyi arayıp, bronşit olduğunu söyledim. | Open Subtitles | إتصلت بالمكتبة وقالت انه كان لديك إلتهاب في الشعب الهوائية |
| kütüphaneyi gördüğünüzde aynen bunu derdiniz. | Open Subtitles | هذا ما ستسمعونه عندما يرصده أحدكم |