Davetsiz girişimi bağışlayın, madam, ama karşınızda hayal kırıklığına uğramış bir adam var. | Open Subtitles | إغفري لي سيدتي الأقتحام لكنكِ ترين أمامك رجلاً خاب أمله تماماً. |
Cinayet işlemedim. Hayal kırıklığına uğramış olmalısın. | Open Subtitles | أنا لم أرتكب جريمة قتل لابد أن أملكَ قد خاب |
Gitmedim diye hayal kırıklığına uğramış gibi çıkıyor sesin. | Open Subtitles | يبدو من صوتك انك خائب الأمل فيّا لعدم الذهاب. |
Kendime ait başarı tanımlamasını 1934'de, South Bend İndiana'da bir lisede öğretmenlik yaparken buldum. İngilizce sınıflarımdaki genç öğrencilerin velilerinin, onlardan sadece en yüksek olan A ve B notlarını almalarını beklemelerinden biraz hayal kırıklığına uğramış ve belki de kuruntu yapmıştım. Bu veliler daha düşük olan | TED | لقد قمت بصياغة مفهومي الخاص للنجاح في عام 1934 ، عندما كنت أدرس في مدرسة ثانوية في ساوث بيند بولاية انديانا. لقد كنت محبطاً بعض الشيء ،وربما مضللاً بسبب طريقة تعامل الاباء مع صغارهم الذين درستهم في فصول اللغة الإنجليزية لقد توقعوا من ابناءهم الصغار الحصول على |
Sadece ben miyim, yoksa demokrasiden biraz hayal kırıklığına uğramış başkaları da var mı? | TED | هل أنا وحدي؟ أو أن أحداً منكم أيضاً يجد الديمقراطيّة مخيبةً للآمال نوعاً ما؟ |
Bu dosya onlar için hem açık hem kapalı durumdamış... hayal kırıklığına uğramış yasadışı göcmenin cinnet anındaki cinayeti.... bunlar sadece... | Open Subtitles | انها قضيه منتهيه بالنسبة لهم مهاجر مصاب بالاحباط يرتكب جريمة قتل في لحظة جنون هذا كل شي |
Ve böylece senin gerçekten hayal kırıklığına uğramış çocuklar görmeni sağlayalım. | Open Subtitles | ونعطيك الفرصة لترى بعض الأطفال المحبطين. |
Yanisi, burada çalışıyorum diye hayal kırıklığına uğramış gibi davranamazsın. Rachel. | Open Subtitles | لذا ليس لك الحق في أن تشعر بخيبة أمل لأنّني أعمل هنا |
Şöyle diyelim, senin tüm bunları bir başkasına anlattığını düşünmüş ve bundan dolayı hayal kırıklığına uğramış gibi miydi? | Open Subtitles | لنقل أنه عرف أنك ...أخبرت شخصا آخر عن كل هذا ثم، لا أعرف، بطريقة جنونية ... خاب أمله بذلك؟ |
Gerçekten hayal kırıklığına uğramış ve daha yeni görmüş olduğum şeyin ne berbat bir şey olduğuna hayret ederek sinemadan çıkmıştım. | Open Subtitles | وفي الحقيقة خاب أملي كثيراً وخرجت من دار العرض آتساءل بحق الجحيم ما الذي شاهدته للتو |
Hayal kırıklığına uğramış baba gibi davranmayı sevdiğini biliyorum. | Open Subtitles | حسناً, انظر, أعرف أنك تحب التصرف مثل أب خاب ظنه , حسناً؟ |
Sence, hayal kırıklığına uğramış gibi miydi? | Open Subtitles | هل تظنين أنه قد خاب أمله بطريقة ما؟ |
Hayal kırıklığına uğramış olabileceğini biliyorum ama ne olursa olsun senin sunumunu çok beğenmiştim ben. | Open Subtitles | اعلم انك خائب الأمل لكن مهما يكن ذلك.. الا انك تستحقه، لقد اعجبني تحضيرك كثيراً |
Büyük hayal kırıklığına uğramış olmalısın Steve. | Open Subtitles | يجب عليك أن تكون خائب الظن , هاه , ستيف ؟ |
Oğlunuzla son konuşmanızda, herhangi bir şey konusunda hayal kırıklığına uğramış veya üzülmüş gibi miydi? | Open Subtitles | آخر مرة تحدثت فيها مع إبنك أ كان خائب الظنّ أو حزين من أي شيء؟ |
Hayal kırıklığına uğramış olmalısın. | Open Subtitles | و تمّ إعلامي بأن الصك قد تمّ إيقافه - لابدّ من أنّ هذا كان محبطاً - |
Yine de ameliyatta Rus bir kadınla sevişip, buz dolu bir küvette uyanma kısmı olmayınca hayal kırıklığına uğramış gibiydi. | Open Subtitles | على الرغم من أنه بداً محبطاً لأن العملية لا تتضمن ممارسة الجنس مع إمرأة روسية و الإستيقاظ بعد ذلك بحوض إستحمام مليء بالثلج |
Evet. Babam da hayal kırıklığına uğramış gibi bakardı. | Open Subtitles | أبي كان يبدوا محبطاً |
Bazen kendimizi hayal kırıklığına uğramış hallerde bulabiliriz. | Open Subtitles | نجد أنفسنا أحياناً في أوضاع مخيبة للآمال |
O tatlı kız için şu an ne kadar kalbim kırık olsa da çok kızgın ve hayal kırıklığına uğramış hissediyorum. | Open Subtitles | على أية حال, انني الأن غاضبة جداً وأشعر بالاحباط. حتى انني لا استطيع وصف كم أنا حزينة الأن على خسارة تلك الفتاة اللطيفة. |
Ve böylece senin gerçekten hayal kırıklığına uğramış çocuklar görmeni sağlayalım. | Open Subtitles | ونعطيك الفرصة لترى بعض الأطفال المحبطين. |
Çok hayal kırıklığına uğramış olmalı! | Open Subtitles | لا بد أنها تشعر بخيبة أمل! |