Granit duvarlarca çevrilmiş adacıklar bizi koruyor ve ayaklarımızın altındaki buzlar yaz gelene kadar kırılmıyor. | Open Subtitles | محمى بحوائط جرانيتية والثلج تحت اقدامنا لن ينكسر لن ينكسر قبل مجىء الصيف |
Alüminyuma hiç alışamayacağım. Ama onlar en azından kırılmıyor. | Open Subtitles | أتعلم، لم أستخدم معدن الألومونيم قبلًا، لكن انظر، إنّه لا ينكسر. |
Neden kırılmıyor bu? | Open Subtitles | لماذا هذا لا ينكسر |
Küçük çocuğun boynu kırılmıyor ve bir süre orada sallanıyor. | Open Subtitles | رقاب الأطفال لا تنكسر لذا تدلى هناك لفترة |
Arkası da ayna gibi aynen, ama diğerleri gibi kırılmıyor. | Open Subtitles | قمت بقلبها بدت مرآة أخرى و لكنها لم تنكسر مثل الأخرى |
Kuğu dalışı bombalama, kiraz bombası nasıl atlarsa atlasın, dil kemiği kırılmıyor. | Open Subtitles | عظمة الرقبة عائمة تفاحة آدم... مهما كانت الطريقة التي قفز بها فإن عظمة الترقوة لن تنكسر |
- kırılmıyor. | Open Subtitles | ! إنه لن ينكسر - ! انكسر - |