Onlar ancak kılıçla yola getirilip kırbaçla çalıştırılır. | Open Subtitles | فيجب أن يخضعوا بالسيف وُيجبروا على العمل بالسوط |
Sana bir şey söyleyeyim, kıçında kırbaçla dolaşmamı istemiyorsan o lanet gazeteleri dağıtacaksın. | Open Subtitles | دعنى أخبركَ بأمرٍ، ستقوم بتوصيل تلك الصحف حتّى لو تتطلب منّي هذا المضي وراءكَ بالسوط. |
Seni, birbirine bağlanmış penislerden oluşan bir kırbaçla kırbaçlıyordu. | Open Subtitles | كانت تجلدك بالسوط مصنوعة من القضيبات المعقودة |
Ve kötülerin ailelerini de kırbaçla döver. | Open Subtitles | والسوط لآباء الأطفال المشاغبين |
Bir sandalye ve bir kırbaçla. | Open Subtitles | مع الكرسي والسوط |
kırbaçla onu. | Open Subtitles | اجلد هذا |
Bana istediklerimi vermezse kırbaçla yapmaktan hoşlandığını herkese anlatacağımı söyle ona. | Open Subtitles | و يمكنك أن تخبره إن لم يعطني ما أريد سأخبر الناس جميعاً ما كان يحب أن يفعل بالسوط. |
kırbaçla döverdim ama hiç yorulmazdı. | Open Subtitles | أضربهـا بالسوط. ولم تشتـكِ أبداً |
Pazar yerindeyken... o bana kırbaçla vurdu. | Open Subtitles | عندما كنت في السوق انه ضربني بالسوط |
kırbaçla mı yola getiriyorsunuz? | Open Subtitles | ماذا يفعلون ؟ يجلدونهم بالسوط ؟ |
Bokorun, onu bu hala getiren kişinin, onu kırbaçla dövdüğünü söylüyor. | Open Subtitles | يقولأن(بوكور)،الذينجعلوه . بهذه الحالة، ضربوه بالسوط |
Suratına kırbaçla vurdum. | Open Subtitles | -لقد جلدته على وجهه بالسوط |
kırbaçla beni. | Open Subtitles | اضربني بالسوط |
# Onu kırbaçla diyorum # | Open Subtitles | * اجلد * |