"kısıtlamaları" - Translation from Turkish to Arabic

    • القيود
        
    • قيود
        
    Ancak 1972'de Sovyetler Birliği'yle büyük çapta bir tahıl satışı için görüşülürken Başkan Richard Nixon bu kısıtlamaları kaldırdı. TED ولكن في عام 1972، أزال الرئيس ريتشارد نيكسون هذه القيود أثناء التفاوض في مبيعات ضخمة للحبوب إلى الاتحاد السوفيتي.
    Bu sanki mevsimsel kısıtlamaları olmayan Noel Baba gibi. TED شبيه بتقليد ببابا نويل باستثناء القيود الموسمية.
    Eğitim kredileri: Bu bir risk. kısıtlamaları kaldırmak: Bu bir risk. TED القسائم التعليمية: هذه مخاطرة، رفع القيود: هذه مخاطرة.
    2043'te FDA lazerli delme sistemlerinde kısıtlamaları kaldırmaya kara verdiğinde ticari talep patlayacaktı. TED فعندما قررت إدارة الأغذية والأدوية إزالة القيود عن أنظمة الحفر بالليزر في عام 2043، انفجر الطلب التجاري عليها.
    Birinci derece melez kısır olursa Nürnberg kısıtlamaları geçersiz olur. Open Subtitles إذا تم تعقيم أول مختلط، بطبيعة الحال، لا تنطبق قيود نورمبرغ.
    Seçimler o dakikadan sonra fırsatları çağrıştırmaz, onun yerine kısıtlamaları empoze ederler. TED فالخيارات هنا لا تعني الفرص الافضل بل تعني القيود الاكثر
    Ve şirket formu üzerine tarihsel olarak uygulanmış bazı kısıtlamaları kaldırmak istediler. Open Subtitles أدركوا بأنهم بحاجة لقوة أكثر للتشغيل والمطلوبة لإزالة بعض القيود
    kısıtlamaları azaltabilmek için Washington ile görüşeceklermiş. Open Subtitles سيخاطبون واشنطن للتخفيف من القيود الأمنية
    İlk klinikler önümüzdeki ay, tüm dünyada açılacak, ve ...kısıtlamaları kaldıracağız. Open Subtitles أولى العيادات ستفتح الشهر المقبل عبر العالم , و قريباً سيمكننا التحرر من القيود
    Ama bu olayı seyahat kısıtlamaları zorunlu kayıt gibi merhametsiz önlemler almayı meşrulaştırmak için kullanmak isteyenler nefret ve şiddeti benimseyenler olacaktır. Open Subtitles لكن هناك من سيستخدم هذه الحادثة ،كي يبرر التصرفات شديدة القسوة مثل القيود على السفر ،أو التسجيل الإجباري
    Ve kısıtlamaları kaldırmak gibi adımlar atacağız. TED و سنقوم ببعض الأشياء مثل إزالة القيود.
    Fakat atom enerjisi komisyonu bu kısıtlamaları 1959'da hafifletti ve tükenmiş uranyum tekrar seramikte ve cam fabrikalarında kullanıldı. TED على الرغم من أن لجنة الطاقة الذرية خففت تلك القيود في عام 1959. وخفضت اليورانيوم المستخدم في الخزف وأرضيات مصانع الزجاج.
    fiziksel kısıtlamaları yok, laboratuvar masasına kablolarla bağlanması da gerekmiyor, kimyasal hazneleri ve bilgisayar ekranı da yok. TED إنه لا يحتوي على القيود المادية نفسها، لكونه غير مربوط بمقاعد مخبرية بواسطة حبال غريبة، أحواض كبيرة من المواد الكيميائية أو شاشات الحاسوب.
    Bu kısıtlamaları göz ardı eden bir uygulama yapıyoruz. TED عملنا على ممارسة تجاهل هذه القيود.
    Güvenlik erişimindeki tüm kısıtlamaları kaldırttım. Open Subtitles لقد أزلت كل القيود عن تصريحكِ الأمنى
    kısıtlamaları kabul etmiyorsak sınırsız oluruz ve kötü adamlardan farkımız kalmaz. Open Subtitles إن لم نستطيع تقبل القيود , فنحن لا حدود لنا , نحن لسنا بأفضل من الأشرار .
    - Bugün gazeteye gelen bir mektupta Grantham Kontu'nun kızı Leydi Edith Crawley, ...kadınlara oy hakkı veren kanundaki kısıtlamaları kınamakla beraber Hükümetin kadınları savaş öncesindeki hallerine döndürme çabalarını da alenen suçlamakta. Open Subtitles الليدي "إيديث كراولي" إبنة "إيرل غرانثام" تُدين القيود لمشروع قانون حق الإنتخاب للنساء وتستنكر أهداف الحكومة
    Ve 1980lerin ortasında, hükümetler bankaların borç vermesindeki kısıtlamaları kaldırdılar ve İngiltere ve Amerika boyunca borçlanma dalgası yayıldı. Open Subtitles وفي منتصف الثمانينات أزالت الحكومات كافة القيود المفروضة على معدلات إقراض البنوك وغمرت بريطانيا وأمريكا موجة من الاستدانة
    Savaş mı, dönemin kısıtlamaları mı? Open Subtitles تقصدين الحرب أم القيود في تلك الفترة؟
    Kuzey Vietnam'lılar bu mevzuatı biliyordu ve bütün stratejilerini Amerikan güçlerinin bu kısıtlamaları çevresinde şekillendiriyorlardı. Open Subtitles أُُعلمتْ فيتنام الشمالية بهذه القيودِ ,لذا ,أمكنها خلق إستراتيجياتِ كاملة حول قيود القوات الأمريكيةِ

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more