Çoğu, çok kısa bir süre içerisinde öldürüldüler. | TED | قتل العديد من الأشخاص خلال وقت قصير جداً. |
Hâlâ Amerikan denizcisiydiniz ve bir savaşın devam ettiğini biliyordunuz, biz de kısa bir süre içerisinde gönderileceğimizi biliyorduk. | Open Subtitles | ما زلت أمريكياً و في البحرية و تعلم أن الحرب ما زالت دائرة و نعلم أننا سنكون في أتونا خلال وقت قصير |
Aynen kısa bir süre içerisinde bizim de yapacağımız gibi. | Open Subtitles | وهذا بالضبط ماسنفعله . خلال وقت قصير جداً |
Fakat, bu hızlı geçiş sürecinde tahmin edemediğim şey, bu kadar kısa bir süre içerisinde, aynı yerleri ve aynı insanları gözlerim görürken ve görmezken deneyimlemem inanılmaz bir tercrübeydi. | TED | ولكن ما لم أكن أتوقع من خلال هذا التحول السريع كانت التجزبة المدهشة من هذا التصادم من تجربتي حالة الابصار مقابل تجربتي بعد فقده من نفس الأماكن ونفس الأشخاص خلال فترة قصيرة من الوقت. |
kısa bir süre içerisinde, gürültü , sallanma ve doğal gazın alevinden çıkan parlak ışıklara ilave olarak baş ağrısı, boğaz ağrısı, kaşınan gözlerden şikayetçi olamaya başladılar. | TED | خلال فترة قصيرة من الزمن، بدأوا في الشكوى من الصداع، ومن أوجاع الحلق وحساسية العيون، بالإضافة لتداخل الضوضاء والإهتزازات والأضواء الساطعة من حرق الغاز الطبيعي. |
Anne ve babanı çok kısa bir süre içerisinde kaybettin. | Open Subtitles | لقد فقدتِ كِلا والديك خلال فترة قصيرة. |