Bu kısa vadeli çözüm, ama bir de uzun vadeli çözüme ihtiyacınız var. | TED | هذا هو الحل على المدى القصير ولكنها تحتاج أيضا إلى حل طويل الأجل. |
Sadece kısa vadeli radyoaktif atık oluşturur ve erime tehlikesi yoktur. | TED | ستتنتج بعضا من النفايات المشعة على المدى القصير فقط، التي لا يمكنها أن تنصهر. |
Bugün için yanımdalar mı, bilmiyorum ama kısa vadeli olanlar buralarda bir yerlerde olacaktı. | Open Subtitles | لا اعرف إذا كانت معي هنا اليوم لكن التي على المدى القصير يجب أن تكون هنا في مكان ما |
Son 20 yıldır, güvenlik politikalarımız hep kısa vadeli oluşturuldu. | TED | على مدى العقدين الماضيين، كانت سياسة الأمن لدينا قصيرة المدى. |
Size üç kısa vadeli trendi tanıtayım ve dünyayı değiştireceklerini göstereyim. | TED | دعوني أعطيكم ثلاثة اتجاهات قصيرة المدى من حيث كيف ستغير العالم. |
Birazdan bu kısa vadeli versiyonlara daha çok değineceğiz ama sonraki gün dinlenmek zorunda olmadıkları için çok daha etkililer. | TED | سنتحدثُ أكثر عن هذه النسخ قصيرة الأمد خلال لحظات، لكنها أكثر كفاءة لأنها لا تضطرُ إلى الاسترخاء لليوم التالي. |
kısa vadeli hedefimiz bunları güneş pillerinin yarı fiyatına yapmak, uzun dönem hedefimiz ise 5 yıldan kısa sürede maliyetin geri dönüşünü almak. | TED | هدفنا قصير المدى هو أن نكون ينصف سعر الخلايا الشمسية هدفنا بعيد المدى هو أن يكون المردود في أقل من خمس سنوات |
Sorunlar, kısa vadeli ideolojik tatmini eziyor. | Open Subtitles | المشاكل تفوق الارتياح الايديولوجي على المدى القصير. |
3000 kelime, Norman İşgali'nin kısa vadeli etkileri hakkında. | Open Subtitles | ثلاثة آلاف كلمه عن النتائج على المدى القصير للغزو النورماندى |
O aygıtın kısa vadeli etkilerini gördüm. | Open Subtitles | رأيت آثار على المدى القصير من هذا الجهاز |
kısa vadeli bir kazanç sağlasa da, uzun vadede yarışı kaybettirebilir. | Open Subtitles | سيفوز على المدى القصير ولكن على المدى الطويل سيخسر |
kısa vadeli kalsiyum modulin k2 yükseltecinin etkilerini inceleyebilirsem protein aşınmasının uzun vadeli potansiyel artışına geçebilirim. | Open Subtitles | أذا تابعنا المدى القصير للكالسيوم المضخم يمكننى أن اقضى على تأكل البروتين فى المدى الطويل |
Hava durumu, atmosferde gerçekleşen kısa vadeli değişimlerdir. | Open Subtitles | الطقس هو مايقوم به الغلاف الجوي على المدى القصير |
Anladın mı şimdi, kısa vadeli düşüncelerin kısa vadeli sonuçları olur. | Open Subtitles | رأيت، التفكير على المدى القصير يخلق نتائج قصيرة الأمد. |
İyi zamanlarda kısa vadeli gelirler ve kârlar getiriyor yani prim yapıyorlardı. | Open Subtitles | و ينتج عنهم أرباح و عوائد قصيرة المدى و بناء عليه عمولات |
Bazıları yarattıkları değişimin, yarattıkları değerin, tabiatı gereği çok kısa vadeli olduğunu söyleyecektir. | TED | وسيدعي البعض بأن التغييرات التي يقومون بها، والقيم التي يخلقونها هي بطبيعتها قصيرة المدى. |
Hükumetler kısa vadeli fırsatlara atlarlar, ve kargaşanın sonunda, yapılan bu hataların cezası çekilir. | TED | الحكومات تتطلع لفرص قصيرة المدى وعندما تنتهي الحرب ، يرجع الدجاج للبيت ليقيم |
Şimdi daha iyi anlıyorum, şirketler çok kısa vadeli kazanç baskısı altında. | TED | لذا أفهم الآن بأن الشركات ترزح تحت ضغط مكتسبات قصيرة الأمد |
Bir bakıma hepsi birbirine benziyor; tamamı kâr odaklı ve bu yüzden hepsi kısa vadeli kazanıma yönelik olarak işliyor. | Open Subtitles | إنهم سواسية في أمر واحد أنهم موارد ربحية ولذلك تم التركيز على الربح قصير المدى |
kısa vadeli kazançlarla uzun vadeli kazançları kıyaslıyorsunuz. | Open Subtitles | وجدتُ أنّ عليّ المفاضلة بين الأرباح قصيرة الأجل والعواقب طويلة الأجل |
Primler çalışmayınca, müdürler, şirketlerinin geleceğini düşünmeyip de, kocaman ödüller veren kısa vadeli çıkarlar peşinde koştukça cevap hep aynı oluyor: | TED | عندما لا تُجدي الحوافز، عندما يتجاهل المسئولون التنفيذيون ازدهار شركاتهم على المدى البعيد سعيًا وراء مكاسب على المدى القصير ستؤدي إلى تحقيق أرباح ضخمة، دائمًا ما تكون الإجابة واحدة: |