Dualarımın aralıkları kısalıyor, sancı gibi. | Open Subtitles | الفجوات بين عبادتي أصحبت أقصر مثل تقلصات |
Geçtiğimiz aylarda kaydedilen rakamlar gösteriyor ki bu işin içinde olanlar için yaşam süresi oldukça kısa ve gittikçe kısalıyor. | Open Subtitles | ... الأرقام في هذا الشهر تشير أن كل من يتدخل في الموضوع يقترب موته وتصبح حياته أقصر |
Ama avlanabilecekleri miktarda buzun kalma süresi Arktik boyunca gittikçe kısalıyor. | Open Subtitles | لكنّ فترة الزمن التي يكون فيها جليداً يخوّلهم الخروج إلى الصيد تقصر مع مرور السنين عبر أرجاء واسعة من القارة الشمالية |
Günler çok geçmeden kısalıyor. | Open Subtitles | تقصر الأيام بسرعة كبيرة، لكن اليسروع لم يدخر |
En azılı seri katiller gibi onun da dinlenme süresi her cinayetten sonra kısalıyor. | Open Subtitles | كما القتلة النشيطين فترة الراحة تتقلص بعد كل جريمة قتل |
Her gün daha da kısalıyor bu etek! | Open Subtitles | ! مقاسُ ملابسكِ يقصر يومًا بعد الآخر |
Her yıl biraz daha kısalıyor olsa da. | Open Subtitles | لقد تم تدبير كل شيء أيتها الأخت اوك والكل مستعد والأمور تتحسن |
Cinayetler arasındaki süre kısalıyor. | Open Subtitles | الوقت بين جرائم القتل يصبح أقصر |
Kubbenin küçülme zaman aralıkları da gittikçe kısalıyor. | Open Subtitles | الوقت بين هذه الإنكماشات يُصبح أقصر. |
Zaman içinde şunu gördüm ki bu zaman aralığı kısalıyor, kısalıyor ve kısalıyor. Şöyle ki iki ay önce bir CEO ile tanıştım ve şöyle dedim -- ilk sohbetimize başladık. | TED | ومن ثم أرى ذلك الأفق الزمني يصبح أقصر وأقصر وأقصر، لدرجة أني قابلت أحد المدراء التنفيذيين منذ شهرين وقلت -- بدأنا بمحادثتنا الأولية. |
Günler kısalıyor anne. | Open Subtitles | أمي إن اليوم أصبح أقصر |
İşkence etmek için harcadıkları zaman kısalıyor. | Open Subtitles | أصبح وقت التعذيب أقصر |
Evlilikler gittikçe kısalıyor, nafaka ise gittikçe artıyor. | Open Subtitles | فترات الزواج تقصر و تقصر و التسويات تصبح أكبر و أكبر |
O hep çıplak. Elbiseleri kısaldıkça kısalıyor. | Open Subtitles | إنها عارية دائما ألبستها تقصر و تقصر |
Söylemeye izinli olduğum şeylerin listesi gittikçe kısalıyor. | Open Subtitles | قائمة الأشياء التي مسموح لي بقولها تقصر |
Konuşurken yol kısalıyor. | Open Subtitles | الأحاديث تقصر المسافة |
Demek ki aralıklar kısalıyor. | Open Subtitles | إذن المدة تقصر |
Liste kısalıyor, kısalıyor ve sıfıra iniyor. | Open Subtitles | اللائحة تتقلص و تتقلص وصولا الى لا شيء |
Ve avlanma sezonları gittikçe kısalıyor. | Open Subtitles | و بالتالي يقصر موسم صيدها |
Oh, bunu hallederim, kızkardeş Oak (meşe). Her yıl biraz daha kısalıyor olsa da. | Open Subtitles | لقد تم تدبير كل شيء أيتها الأخت اوك والكل مستعد والأمور تتحسن |