"kıvrımlı" - Translation from Turkish to Arabic

    • المتعرج
        
    • منحنية
        
    • جعداء
        
    • منحني
        
    • المنحنيات
        
    Thomas Willis insan beyninin kıvrımlı yapısının pürüzsüz koyun beyni yüzeyinden farklı olduğunu fark etti. Open Subtitles كان ويليس مندهشاً من السطح المتعرج للدماغ البشري مقارنة بالسطح الأملس للأغنام.هذا التعرج سمح بوجود حجم كبير
    kıvrımlı çizgilerle. Hmm. Bence öğle yemeği sipariş etmeliyiz. Open Subtitles الخط المتعرج. أعتقد أن علينا طلب الغداء. يا إلهي، أحدهم يحتفل ولم يدعونا.
    İç ve yan kafatasındaki uzun ve kıvrımlı çatlaklar ağır ve silindir bir objeyi işaret ediyor. Open Subtitles كسور منحنية أطول على الزماني والعظام الجدارية تشير إلى كائن أسطواني الثقيلة.
    Tişörtünde yeşil boya parçacıkları buldum ve şuna bakın kıvrımlı bir huş ağacı parçası buldum. Open Subtitles حسناً، وجدتُ أيضاً رقائق طلاء أخضر داكن على قميصه، وأنظرا إلى هذا. قطعة منحنية من خشب شجر القضبان، على الأغلب من عجلة القيادة.
    Cidden korkunçlar. kıvrımlı kaşları var. Open Subtitles مخيفين جدا، بحواجب جعداء
    "Tarzımız kıvrımlar. Evi de kıvrımlı yapalım." TED لم يقولو"اسلوبنا المنحنيات لنجعل المنزل منحني"
    Dolayısıyla, bir gövde tasarlarken, tasarımı kitleselleştirmektense, gövdeyi, bir fikrin etrafında tasarlamak sert geçişler yerine daha kıvrımlı yüzeyler yapmak, ya da benzersiz bir şeyler yapmak daha doğrudur. TED لذا عندما تصمم للجسد، ربما الأمر ليس أن تصمم لإنتاج ضخم، ولكن أن تصمم والجسد في عقلك، أن تفكر حقا في المنحنيات بدلًا من علوم الهندسة المعقدة، والفرادة بدلًا من التطابق.
    Kuyruğunu sürterek yürüyen sürüngenin bıraktığı kıvrımlı izi görebilirsiniz. Open Subtitles هذا الأثر المتعرج لهذا الزاحف الذي كان يجر ذيله
    kıvrımlı nehir, şehrin merkezine kadar uzanır ve şehre hayat verir, nazlı bir kadın gibi elinden istediğinde alabileceği hayatı. Open Subtitles النهر المتعرج يشق طريقه من خلالها يزود المدينة بكل المعرفة طوال الوقت، ويمكنه أخذها
    Yalnızca şu kıvrımlı olan çizgiyi izle. Tam orada! Open Subtitles فقط اتبع هذا المسار هذا المتعرج
    Ne yapıyorsunuz? Margaret'in boynunda çizikler vardı, kıvrımlı çizikler. Open Subtitles -مارجريت" كان لديها خدوش على رقبتها , خدوش منحنية" .
    kıvrımlı zaten eğrili demek. Open Subtitles منحنية تعنى ملتوية
    kıvrımlı kaşları da var. Open Subtitles لديهم فعلا حواجب جعداء
    Rishikonda ve Bhimli'nin arasında yol biraz kıvrımlı, bir kızın beli gibi, Open Subtitles منحني الطريق بين "ريشى كوندا" و "بهيم لي" كخصر البنت
    O zaman hem kıvrımlı, hem geniş kenarlı ama keskin köşeleri olan bir silah arıyoruz. Open Subtitles إذاً نحن نبحث عن سلاح منحني وغير حاد في وقت واحد... لكن له أيضاً زوايا حادة.
    Herşey yamuk ve kıvrımlı halde. Open Subtitles كل شيء يكون منحني ومستدير

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more