| tüm gizli güzel kızların hepsi burdaymış. | Open Subtitles | إذن هذا هو المكان الذى يخبئون فيه كل الفتيات الجميلات |
| kızların hepsi kampüs dışında kendi evlerinde saldırıya uğramış. | Open Subtitles | كل الفتيات تعيش خارج الحرم الجامعى و تمت مهاجمتهم فى شققههم |
| Aynı zamanda aptallar. Güzel kızların hepsi nerede? | Open Subtitles | واغبياء ايضا اين كل الفتيات الجيدات ؟ |
| Lily, burdaki kızların hepsi senin zaten sahip olduğun şeyi bulmak için buradalar. | Open Subtitles | .ليلي, جميع الفتيات هنا يوريدون ما هو عندك الان |
| Diğer kızların hepsi dışarıya çıktı sen burada, iştesin. | Open Subtitles | لقد ذهب جميع الفتيات الأخريات خارجاً للأمسية وأنتي هنا , تعملين |
| Hepimiz bu hafta sonu T.J. Maxx'de yapılacak ayakkabı indirimi konusunda heyecanlıyız ve kızların hepsi, alışveriş için bana kaç para verdiğini merak ediyor. | Open Subtitles | نحن جميعا متحمسون لبيع الاحذية في تي جي ماكس هذا الاسبوع و جميع الفتيات يريدون معرفة كم تعطيني للتسوق |
| Diğer kızların hepsi bunu denemeye korktu. | Open Subtitles | كل الفتيات الأخريات خافوا من التجربة |
| Diğer kızların hepsi içeri girmeye korktu. | Open Subtitles | كل الفتيات الأخريات خافوا من التجربة |
| Diğer kızların hepsi bunu denemeye korktu. | Open Subtitles | كل الفتيات الأخريات خافوا من التجربة |
| Diğer kızların hepsi içeri girmeye korktu. | Open Subtitles | كل الفتيات الأخريات خافوا من التجربة |
| kızların hepsi bana ilk gecenden parasız dönmenin Sharon Marquette'in nezdinde bir bahanesi olmadığını söylemişti, aksi halde bitmiştin ve o en iyisiydi. | Open Subtitles | كل الفتيات قالوا لي أن شارون ماركيت لا تقبل الأعذار يجب أن تعودي بعد ليلتكِ الأولى ومعكِ المبلغ وإلا فأمركِ انتهى وأن شارون كانت الأفضل |
| kızların hepsi ona bedenlerini, paralarını ve dostluklarını vermiştir. | Open Subtitles | كل الفتيات يهبنهُ المال والصداقة |
| Asyalı kızların hepsi de çok tatlı! Böyle aptal göründüğün için seninle takılmak istemiyordur. | Open Subtitles | أتمنى لو كانت كل الفتيات الاسيويات بهذه الوداعة لن تصل معها الى شيء بوجه يبدو هكذا - |
| Koş!" Ve kızların hepsi koştu, koştu, koştu, sadece başlama çizgisinde durup el sallayan kızım hariç hepsi koştu, çünkü kızım koşması gerektiğini bilmiyordu. | TED | اجري" ثم كل الفتيات يجرين يجرين يجرين الجميع ما عدا ابنتي التي كانت واقفة في خط البداية وتلوّح لأنها لم تكن تعلم أنه يتوجب عليها الجري |
| - kızların hepsi gitti mi? | Open Subtitles | - ليرحل كل الفتيات - |
| Diğer kızların hepsi tüfekle yaralanmış durumda ve yerel hastanelerde tedavi altında. | Open Subtitles | جميع الفتيات الأخريات تعذبوا من جروح طلقات البندقية... ويتم علاجهم في مستشفيات محلية. |
| kızların hepsi otelde mi kalıyordu? | Open Subtitles | أكانت جميع الفتيات يمكثن في الفندق؟ |
| Buradaki kızların hepsi Sultan için hazırlanırlar. | Open Subtitles | جميع الفتيات هنا يُهيأن لأجل السلطان |
| Hayır, sorun yok. Antrenman bitmişti. kızların hepsi gitti. | Open Subtitles | لا بأس،إكتفينا اليوم جميع الفتيات غادرن |
| Her şey. kızların hepsi onun profiline uyuyor. | Open Subtitles | كل شئ جميع الفتيات مطابقات للمواصفات |
| Buradaki kızların hepsi kötü. | Open Subtitles | جميع الفتيات هنا بشعات جدا. |