Bu saatte aradığım için üzgünüm ama senin gibi birinin baleye gitme fırsatını kaçırmayacağını düşündüm. | Open Subtitles | عذرا للاتصال بك في وقت متأخر جدا، لكنني أحسب رجل مثلك سوف لا تريد أن تفوت فرصة للذهاب إلى الباليه. |
Son zamanlarda onu yakalamak biraz zordu ama "bir grup adamla parti yapma" fırsatını asla kaçırmayacağını biliyorduk. | Open Subtitles | كانت قاسية لتثـبيتها في الآونة الأخيرة لكننا نعلم انها لن تفوت الفرصة مطلقاً للاستحمام مع حفنة من الرجال |
Programdan çıkmayacağını ve gelecek randevumuzu kaçırmayacağını söyle. | Open Subtitles | قل انك ستبقى في البرنامج و لن تفوت لقائنا القادم |
Dövüşü kaçırmayacağını biliyordum eski dostum. | Open Subtitles | علمت انك لن تفوت المعركه,ايها الصديق |
Senin bedava yemeği asla kaçırmayacağını bilir. | Open Subtitles | إنها تعلم بأنك لا تفوت عشاءً مجانياً |