| Seni Kaçakçılıkla suçlayabilirler ki, bu da hapis cezası demek olabilir. | Open Subtitles | يمكنهم اتهامك بالتهريب مما يعني سجن حقيقي |
| Kaçakçılıkla hüküm yemek istemezlerse casusluk ve komployla suçlayacağız. | Open Subtitles | إذا لم يتم إتهامهم بالتهريب ، فسيتم إتهامهم بجرائم التجسس والتآمر |
| - Beni Kaçakçılıkla suçluyorlar. | Open Subtitles | إنهم يتهمونني بالتهريب ما هذا ؟ |
| Geçen gece Kaçakçılıkla ilgili bir hikaye duydum da. | Open Subtitles | تلك القصة التي سمعتها ذات ليلة تطرقت لعملية التهريب |
| Kaçakçılıkla falan mı alakalı? | Open Subtitles | هل هدا بخصوص التهريب او شيئ ما ؟ |
| Kaçakçılıkla yargılanacak | Open Subtitles | تهمة التهريب ستأخذ وقتا |
| Kaçakçılıkla başlamamız gerek bence. | Open Subtitles | و بالتهريب يجب أن نبدأ |
| Harika, tabii ki Gerard'ın Kaçakçılıkla suçlanıyor olmaması dışında. | Open Subtitles | رائع, عدا لحقيقة أن (جيرارد)لم يُتهم بالتهريب. |
| Kimse Dobson'ın Kaçakçılıkla alakası olduğunu inkâr etmiyor. | Open Subtitles | (الآن، لا أحد ينكر أن (دوبسون متورطٌ في التهريب. |