| Bir insanın ilk uçma deneyimi ise yanlışlıkla düşmekti veya muz kabuğuna basıp kaymak. | TED | بينما سقطت تجربة الإنسان الأولى للطيران بالصدفة متعثرة، أو منزلقة على قشرة الموز الأسطورية. |
| Ekmek kabuğuna bile güzel rengini veren şekerdir. | TED | حتى أنه هو الذي يعطي قشرة الخبز لونها الذهبي البني الجميل. |
| # Yalnızca kay basarak bir muz kabuğuna Dünyalar bak nasıl geliyor ayağına # | Open Subtitles | فقط ستنزلق على قشرة موز والعالم تحت اقدامك. |
| Mesele, eğer reddedilirse kim bilir daha ne kadar süre kabuğuna çekilecek. | Open Subtitles | الفكرة لو انه صُدم سوف يعود لصدفته لوقت طويل الله اعلم بمدته |
| kabuğuna çekildiğini, doğru mu bu? | Open Subtitles | وأنك تعيش داخل قوقعتك هل هذا صحيح ؟ ليس لدي فكرة ياإلف |
| Bu, babasının muz kabuğuna basıp düşmesi gibi birşey değil. | Open Subtitles | ذلك لا يعني أن أباه قد إنزلق على قشر الموز |
| Herkes kabuğuna saklansın! | Open Subtitles | ليختبئ الجميع بداخل أصدافهم |
| Deniz kabuğuna bak. | Open Subtitles | انظر، صدف. |
| O yıl çocuklar hediye olarak ağaç kabuğuna çivilenmiş bir sosis almıştı. | Open Subtitles | كل طفل في تلك السنة حصل على النقانق مسمر على قطع من اللحاء |
| Adamın teki muz kabuğuna basıp düşse benden hesap soracaklardı. | Open Subtitles | إذا تعثر شخص بقشرة موز فسيأخذونني للإستجواب |
| Portakal kabuğuna basıp kaydım desen? | Open Subtitles | إفترض أن تقول أنك تزحلقت على قشرة برتقال |
| Bu kadar zamandır bir ayağım çukurda, öbürü de muz kabuğuna basıyor diye düşünürdüm. | Open Subtitles | ودائماً اشعر ان رجلٌ واحده على القبر والأخرى على قشرة الموز |
| Peki ya insanlar gelip mumyayı gördükten sonra onlara araba çarpar ya da muz kabuğuna basarlarsa? | Open Subtitles | أجل، لكن ماذا عندما يأتي الناس لرؤية المومياء ومن ثمّ يتعرّضون للإصطدام بواسطة سيّارة أو ينزلقون بسبب قشرة موز؟ |
| Arka çıkışta bir muz kabuğuna basıp kaydım. | Open Subtitles | لقد خطوت على قشرة موز في الزقاق وأنا عائدة. |
| Deney maymunlarından birisi muz kabuğuna basıp boynunu kırdı. | Open Subtitles | فقد انزلق أحد قردة الاختبار بسبب قشرة موز وكُسرت رقبته |
| Büyük ihtimalle sana hediye almak için falan gitmiştir bir şeyin kabuğuna basmıştır, muz gibi, ya da kim bilir? | Open Subtitles | على الأرجح أنها ذهبت إلى محل هدايا لتبتاع لكِ هدية وتعثرت على قشرة شيء ما وغالباً هي قشرة موزة، لكن من يدري؟ |
| Zafer. Ve kabuğuna dönmek için acele ediyor. | Open Subtitles | انتصر، ويعود سريعاً لصدفته. |
| kabuğuna kapanmanın sana bir faydası olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أن تراجُعَكَ إلى قوقعتك سيجعلك تشعر بتحسن. |
| Muz kabuğuna basıp sakat belinin üstüne düşsen eminim belin düzelirdi. | Open Subtitles | الاستماع، مع حظك، إذا كنت انزلقت على قشر الموز... مع عنقك من المفصل، الخريف سوف تصويب ذلك. |
| Herkes kabuğuna saklansın! | Open Subtitles | ليختبئ الجميع بداخل أصدافهم |