Duygularım körelmişti. Kendimde değildim. Ve sen bunu kabullenmeyi reddediyorsun. | Open Subtitles | مُخمد المشاعر، ولم أكُن على طبيعتي وأنتِ رفضتِ قبول ذلك |
Biz onların bu zorlukları kabullenmeyi bırakıp, karşısında durmalarını istiyoruz. | Open Subtitles | نريد لهم التوقف عن قبول هذه الأعباء لنواجههم |
Başkaları ne düşünürse, düşünsün Glee kendini olduğun gibi kabullenmeyi öğrenmek demektir. | Open Subtitles | " GLEE" هو عن قبول نفسك كما هي لا يهم مايعتقده الاخرون |
Ama çoğumuz ölümü kabullenmeyi, onun için plan yapmayı ve hayatımızdaki önemli kişilerle onu tartışmayı istemeyiz. | TED | لكن معظمنا لا يريدُ تقبّل الموت، لا نرغبُ في التخطيط له، ولا نريد نقاش الموت مع أهم الأشخاص في حياتنا. |
Öldüler çünkü bazı insanlar durumun gerçekliğini kabullenmeyi reddediyorlar. | Open Subtitles | لقد لقوا حتفهم لأنّ بعض الناس ترفض تقبّل حقيقة الموقف |
Onun ölümündeki payını suçluluk hissetmeden kabullenmeyi öğrenmen gerek. | Open Subtitles | ولكن يجب أن تتعلمي قبول دورك في موته، دون أن تشعري بالذنب. |
Bunu kabullenmeyi reddediyorum. Sende de aile diye bir kavram olsaydı sen de aynısını yapardın. | Open Subtitles | أرفضُ قبول ذلك، وسترفضه أيضًا إن كنت تعتنق أيّ مفهوم عائليّ |
Bu rahiplere göre körü körüne cevap aramak aşılması gereken bir ahlaki bozukluk ve varoluşun gizemlerini kabullenmeyi öğrenmekse aydınlanmaya giden gerçek yoldu. | TED | بالنسبة لهؤلاء الرهبان، كان السعي الأعمى وراء الإجابات خطيئة يجب التخلص منها، وتعلم قبول أسرار الوجود كان الطريق الصحيح للتنوير. |
Bu tamamen saçmalıktı. Ben de cezamı kabullenmeyi reddettim. | TED | كل هذا كان هراء ، ورفضت قبول هذا العقاب . |
Neler olup bittiğini görmeyi reddettim. Gerçekleri kabullenmeyi reddettim. | Open Subtitles | لقد رفضت رؤية ما يجري رفضت قبول الحقيقة |
Ne olursa olsun kabullenmeyi öğrenecek. Seni seviyor. | Open Subtitles | ستتعلّم قبول أيّما يحدث ستحبّك |
Onu sen inşa ettin ama yarattığın şeyi kabullenmeyi reddediyorsun. | Open Subtitles | انت بنيـّتها لكن ترفض قبول ما صنعته |
Bunu kabullenmeyi reddediyorum. | Open Subtitles | أرفض قبول هذا. |
Birbirimizi kabullenmeyi birbirimize öğrettiğimiz, kim olduğumuzla bir sorunumuzun olmadığı bir dünya kurmakta asıl sorun. Çünkü dürüstleştiğimizde, görüyoruz ki hepimiz mücadele ediyoruz ve hepimiz acı çekiyoruz. | TED | بل في بناء عالم نتعلّم فيه تقبّل أنفسنا، حيث نكون متفاهمين مع ذواتنا، لأنّنا عندما نصبح صادقين، سوف نرى أنّ علينا جميعا الاجتهاد و الكفاح. |
Nasıl biri olduğumu kabullenmeyi. | Open Subtitles | كيفيّة تقبّل طبيعتي. |
Sheldon, asıl konu, Wil'in o dönemi kabullenmeyi öğrenip daha iyi ve büyük şeylerle hayatına devam etmesi. | Open Subtitles | شيلدون)، المقصد هو ان ويل تقبّل هذا الجزء) من حياته وإنتقل إلى أشياء أكبر وأفضل |
Hayır, bu önermeyi kabullenmeyi reddediyorum. | Open Subtitles | -كلا، أرفض تقبّل ذلك الأمر . |