| Onu her gördüğümde kendime onun evli bir kadın olduğunu hatırlatmam gerekiyordu. | Open Subtitles | في كل مرة أراها، كان علي أن أذكر نفسي أنها امرأة متزوجة |
| Ama bağımsız bir kadın olduğunu kanıtlamak için dereceni düşürüyorsun. | Open Subtitles | لكنك تغرقين نفسك لتثبتي انك امرأة مستقلة |
| Onun evli bir kadın olduğunu bilmesine rağmen avukatın dans etme şekline bak. | Open Subtitles | راقبي طريقة رقص المحامي بالرغم من معرفته انها امرأة متزوجة |
| Böylece annem senin, öyle davranılamayacak bir kadın olduğunu anlar. | Open Subtitles | حتى تعلم أمي أنك امرأة لا يمكن معاملتها بهذه الطريقة |
| İnançlı bir kadın olduğunu görebiliyorum. Ama kocanla aynı şeylere inanmıyorsun. | Open Subtitles | يمكنني رؤية أنكِ إمرأة مؤمنة، لكن لا تؤمنين بنفس الأشياء التي يؤمن بها زوجك |
| Güçlü bir kadın olduğunu biliyordum. Ama bu kadarını da değil. | Open Subtitles | أعرف أنكِ امرأة قوية لكن لم تكن عندي فكرة |
| İç çamaşırımdan hoşlandığını göz önüne alırsak kendinden vazgeçmiş bir kadın olduğunu söyleyebiliriz. | Open Subtitles | ، برؤية كيفية حبها لملابسي الداخلية يمكننا القول أنها فتاة بائعة لنفسها |
| Evli bir kadın olduğunu bilmelerine rağmen, onu ayartmaya bayılan tonla adam var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الرجال الذين يرغبون في العبث معها حتى إن علموا أنها امرأة متزوجة |
| Onunla konuştukça iyi bir kadın olduğunu öğrendim. | Open Subtitles | لكن كلما تحدثت معها أكثر كلما اقتعنت أنها امرأة طيبة |
| Evet, güvenlik görüntüleri bir kadın olduğunu doğrulamıştı, ...hiç yakalanmamış olmasına rağmen. | Open Subtitles | نعم,الفيديو الأمني أكد أنها امرأة رغم أنها لم يلقى القبض عليها من قبل |
| Sokakta, önlükle dolaşan yetişkin bir kadın olduğunu şimdi mi fark ettin? | Open Subtitles | هل فقط للتو ادركتِ انك امرأة ناضجة تتمشى امام العامة مرتدية مريلة الطبخ ؟ |
| Öncelikle, kadın olduğunu sanıyorsun ama değil. | Open Subtitles | في البداية تظنين انها امرأة لكنها ليست كذلك |
| Bir daha bunu denersen, kadın olduğunu unuturum. | Open Subtitles | مرة أخرى تحاولين شيئا مثل ذلك سوف أنسى أنك امرأة |
| Öyle demedim. Güzel bir kadın olduğunu söyledim. | Open Subtitles | لم أقل هذا، قلت أنكِ إمرأة جميلة |
| Senin şu hayran kalınan güçlü kadın olduğunu sanmıştım. | Open Subtitles | من امور التهرب والكذب على الناس أعتقدت أنكِ امرأة مذهلة و قوية |
| Filmin sonunda da üstünü çıkartıp, bir kadın olduğunu kanıtlıyor. | Open Subtitles | في نهاية الفيلم تضطر إلى أن تخلع قميصها لتثبت أنها فتاة |
| Ruhani rehberlerin bana hayatında sorunlar yaşadığın bir kadın olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | مُرشدي الروحاني يُخبرني بأن هناك إمرأة في حياتك لديك مشاكل معها |
| Eğer onunla biraz zaman geçirseydin inanılmaz bir kadın olduğunu anlardın. | Open Subtitles | حسنا، ربما لو قضيت بعض الوقت معها.. أعني، لقد كانت إمرأة جميلة ورائعة. |
| Çağrıma cevap verenin bir kadın olduğunu görünce şaşırdım. | Open Subtitles | لدهشتي ، هو كان إمرأة من جاء لتلبية النداء |
| Bay Graham'ın editörünün bir kadın olduğunu öğrendiğimde şaşırdım. | Open Subtitles | لهذا السبب فوجئت بأن رئيس التحرير المسؤول عن السيد غراهام كان امرأة |
| Trudy'nin mükemmel kadın olduğunu söyler miydin? | Open Subtitles | هل، هل تود أن تقول أن ترودي كانت المرأة المثالية؟ |
| Onun kadın olduğunu daha sonra fark ettim. - Sonra saldırganı gördüm. | Open Subtitles | أدركت في وقت لاحق أنها كانت امرأة ثم رأيت المهاجم |
| Keskin göz boşluğu marjı, kaş arası çıkıntısı olmaması maktulün kadın olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | تشير الحافة فوق الحجاجية الحادة، وعدم بروز مفرق الحاجبين أنّ الضحية أنثى. |
| Daha sonra bana tüm hayatı boyunca bir erkek olarak görülmenin ancak aslında kadın olduğunu bilmenin ona verdiği acıdan bahsetti. | TED | ثم أخبرتني عن هذا الألم المستمر الذي جربته طول حياتها عن كون ظاهرها ذكر لكن تعرف أنها أنثى. |