-Fazla zamanımız yok. -Arabada bir kadın vardı. | Open Subtitles | الآن ليس هناك وقت كبير لقد كان هناك إمرأة في السيارة |
Masanın önünde bir kadın vardı, değil mi? | Open Subtitles | كان هناك إمرأة في تلك المنضدةِ،ألَيسَ هناك؟ |
Vaktinde, açılmaması gereken bir kutuyu, merakından açan bir kadın vardı. | Open Subtitles | كان هناك امرأة فتحت صندوق لا يجب فتحه من باب الفضول |
Hapishanede ölen bir kadın vardı... Ölürken bile seni lanetliyordu... | Open Subtitles | كانت هناك امرأة ماتت في السجن، ماتت و هي تلعنك. |
Kendisinden genç bir adamla çıkan bir kadın vardı. | Open Subtitles | كان هناك سيدة تعرضت لعملية نصب على يد شاب صغير |
Buraya geldiğim sırada, evden çıkan bir kadın vardı. | Open Subtitles | كان هنالك امرأة تغادر عند وصولي الى بيتك اجعلتك تشعر بالعلو |
Hey, bil bakalım ne oldu? Benimle gördüğün kadın vardı ya? | Open Subtitles | احزر، هل تذكر تلك المرأة التي رأيتني معها؟ |
Yaş ve temizlik konusunda çokça çeşitlilik gösteren bol miktarda erkek ve birkaç kadın vardı. | TED | كان هذا مجموعة من الرجال وقليل من النساء متنوعين جداً سواءا بالعمر أو النظافة |
Leslie, burada bir kadın vardı. | Open Subtitles | ليزلي، كان هناك إمرأة هنا في وقت سابق. أين هي الآن؟ |
Ama odada bir kadın vardı. | Open Subtitles | أدركت أنها ليست هي لكن كان هناك إمرأة في الغرفة. |
Ben de şöyle dedim. "Sadece bir kadın vardı." "O da bir adamla birlikte bisiklete biniyordu." | Open Subtitles | قلت لهم كان هناك إمرأة واحدة و كانت على دراجة برفقة رجل وقد غادروا |
Bana sürekli tecavüz edilen bu kadın hakkında sorular sordular. Ben de onlara sürekli "Sadece bir kadın vardı." dedim. | Open Subtitles | و استمروا في سؤالي عن إمرأة إغتصبت و أنا أقول كان هناك إمرأة واحدة |
Yaklaşık 30 yıl önce, ormanda kaybolan bir kadın vardı. | Open Subtitles | منذ حوالي 30 عاماً كان هناك امرأة فقدت في الغابة |
Boş bir araziydi ve oğlana silah ateşlemesini öğreten bir kadın vardı. | Open Subtitles | كنتُ في الحقل، و.. كان هناك امرأة تعلم فتى كيف يطلق النار |
Yakınlarda yaşlı bir kadın vardı ve tüm bu olanları görmüştü. | Open Subtitles | بالكامل كانت هناك امرأة عجوز قريبة من المكان :و كانت تقول |
Ben çocukken, yaşlı bir kadın vardı. | Open Subtitles | قديما عندما كنت صغيرا كان هناك سيدة عجوز . |
Kahve dükkanında mavi deri ceket giyen bir kadın vardı. | Open Subtitles | كان هنالك امرأة في المقهى ترتدي سترة جلدية زرقاء |
Dışarı çıktığımda... şu tepede çalışan bir kadın vardı... ve sürekli ağlıyordu. | Open Subtitles | ، وعندما خرجت كانت تلك المرأة التي تعمل على التلة وقد استمرت بالبكاء |
Ölüler için saygı göstergesi olarak yollara sermek için getirilen çiçekler taşıyan birçok kadın vardı. | TED | العديد كانوا من النساء اللواتي غالباً ما حملن الورود التي جلبنها لوضعها كإشارات احترام للموتى. |
Evet, benzin almak için durdum, ve orada arabasına benzin koymak için eğilne bir kadın vardı . | Open Subtitles | , نعم , كان علي الوقوف من اجل البنزين وكانت هناك تلك المرأة التي كانت تتمايل وهي تضع البنزين في سيارتها |
Bir kadın vardı, hayat kadınıydı. | Open Subtitles | أتسائل ماذا حدث لتلك الفتاة في الفندق كان هناك فتاة في الغرفة 1806 |
Bir zamanlar, evlenmek istediğim bir kadın vardı. | Open Subtitles | كانت هناك إمرأة تلك التي أردت الزواج بها |
Kesinlikle.Bekleme odasında bir kadın vardı. | Open Subtitles | - ولم ينفع الامر - بالضبط. و كانت هناك هذه المرأة في غرفة الانتظار. |
Vurduğun arabada bir kadın vardı. | Open Subtitles | لقد كانت إمرأة في تلك السيارة التي صدمتها |
Orada bir kadın vardı. | Open Subtitles | هناك امرأة هناك. |