O gün geldiğinde, sen karga yemekten o kadar meşgul olacaksın ki... ayda bir sağa sola kuş tüyleri dağıtacaksın! | Open Subtitles | عندما يأتي ذلك اليوم ستكونين مشغولة جداً بأكل الغراب و ستتغوطين الريش لمدة شهر |
Değerlendirmemi yapamayacak kadar meşgul olduğunuzu söylemiştiniz. | Open Subtitles | قُلتَ بأنّك كُنْتَ مشغول جداً ليَعمَلُ تقييمُي. |
CTU'yu, olayın ehemmiyetini fark edemeyecek kadar meşgul duruma sokmamız gerekiyor. | Open Subtitles | لابد أن نتأكد أن الوحدة مشغولة للغاية بحيث لا تنتبه لهذا الأمر |
Zaten bu gece benimle takılamayacak kadar meşgul olursun muhtemelen. | Open Subtitles | على أية حال، أنت أيضاً ستكون مشغول .للغاية اللّيلة ، ولن يمكنك مُصاحبتي |
Onu göremeyecek kadar meşgul olduğunu söyledim ama gördüğün gibi beni reddetti ve seni ısrarla bekliyor işte. | Open Subtitles | أخبرتُه انك مشغولة جدا ولن تستطيعي رؤيته, لكن, كما تَرين, أهملني وبقي ينتظرك. |
CTU'yu, olayın ehemmiyetini fark edemeyecek kadar meşgul duruma sokmamız gerekiyor. | Open Subtitles | علينا التأكد أن تبقى الوحدة مشغولة حتى لا تلاحظ الأمر |
Belki de senin sesini duymayı istemeyecek kadar meşgul değildir. | Open Subtitles | حسناً، ربما ليست مشغولة لدرجة ألا تحب أن تسمع منكِ |
konuşamayacak kadar meşgul değillerdi... ama bu "Aşka Veda" pilici çok meşgul. | Open Subtitles | كندي،غورباتشوف, وكاسترو لم يكونوا مشغولين جداً أثناء أزمة الصواريخ الكوبيةِ للجُلُوس والكَلام معي |
Ben onunla konuştum, seni arayamayacak kadar meşgul. | Open Subtitles | تَكلّمتُ معها وهي مشغولة جداً لأنْ نداء أنت. |
Zavallı beni o kadar meşgul gördü ki çocuklar konusunda da yardımcı olabileceğini söyledi. | Open Subtitles | عندما رأى أنّني مشغولة جداً عرض المساعدة مع الأطفال |
Yurtiçi güvenliğin tacizci çalışanları bir telefon görüşmesi yapamayacak kadar meşgul mü yani? | Open Subtitles | هل وكالة الأمن الوطني مشغولة جداً بمُلاطفة الناس جنسياً لإجراء اتّصال هاتفي؟ |
Merkezdeki herkes savaşmakla o kadar meşgul ki ben pek dikkat çekmiyorum. | Open Subtitles | تقريباً كل شخص هنا في مركز العمليات مشغول جداً بمكافحة الحرب عن أن يحاول الانتباه لي وهذ أمر جيد |
Oturup üç çeşit İtalyan yemeği yiyemeyecek kadar meşgul, tamam mı? | Open Subtitles | إنّه مشغول جداً للجلوس وتناول وجبة ثلاثيّة، حسناً؟ |
O kadar meşgul ki anca resmi bir davet aldığında gelebiliyor yalnız annesini ziyarete değil. | Open Subtitles | مشغول جداً لدرجة أنك لا تأتي إلا عندما تتلقى دعوة رسمية و لكن لا تأتي لترى أمك الوحيدة |
İşinle bu kadar meşgul olmasaydın onu kendinden uzaklaştırmazdın böylece kendi içinizde tartışarak ikinci çocuk isteyip istemediğiniz çözerdiniz. | Open Subtitles | لو لم تكوني مشغولة للغاية بصيانته ربما لما وجدتي نفسك تجادلين بشأن الرغبة في طفل آخر |
Ben yalnızca senin işini yapamayacak kadar meşgul olan bir doktorum. | Open Subtitles | ما أنا عليه، هو أنّي طبيبة مشغولة للغاية للقيلم بعملك عوضًا عنك |
Bu kadar meşgul olmasam ona iyilik edip kocasının gırtlağını keserdim. | Open Subtitles | لو لم أكن مشغولة للغاية, لكنتُ قمتُ بخدمة لها بقطع حلق زوجها. |
En başta bu kadar meşgul oluşunu sevmiştim. | Open Subtitles | أتعرف، في البداية أحببتُ كونه مشغول للغاية إنّه... |
Onu göremeyecek kadar meşgul olduğunu söyledim ama gördüğün gibi beni reddetti ve seni ısrarla bekliyor işte. | Open Subtitles | أخبرتُه انك مشغولة جدا ولن تستطيعي رؤيته, لكن, كما تَرين, أهملني وبقي ينتظرك. |
Öğle yemeğine kadar meşgul olacağım. | Open Subtitles | سوف أكـون مشغولة حتى بـعد الغـداء |
Petrol hisselerinden alamayacak kadar meşgul değildim. | Open Subtitles | لم اكن مشغولة لدرجة انى سأضيع صفقة نفط |
Ama günaha karşı çıkmayacak kadar meşgul müyüz? | Open Subtitles | لكن هل نكون مشغولين جداً لنقف ضد الخطيئة؟ |
O kadar meşgul ki kamışının nasıl bir şey olduğunu bile unuttum. | Open Subtitles | انه مشغول حتى لا أستطيع حتى تذكر ما يبدو وكأنه صاحب الديك. |
Birbirlerini yok etmekle bu kadar meşgul olmasalardı, onları kullandığımın farkına varabilirlerdi. | Open Subtitles | لو لم يكونا مشغولين جدا بمحاولة تدمير بعضهما لربما قد يكتشفون أني كنت أستعملهما |
Bir yemeği seninle paylaşamayacak kadar meşgul değilim asla, sevgili oğlum. | Open Subtitles | لم يكن شيء ليشغلني عن تناول وجبة معك يا صغيري العزيز |