Kafatası yan kemiği. Maktul cama çarptığında kafasının arkasını tutuyormuş. | Open Subtitles | العظم الجداري، كان الضحية يمسك مؤخرة رأسه عندما إصطدم بالزجاج. |
Çünkü adamla el sıkışırken bir bıçakla adamın kafasının arkasını uçurdu. | Open Subtitles | لأنني كنت أصافحه ليرحل و فجرت مؤخرة رأسه ببندقية قناصة |
- Haklısın, O kafasının arkasını sever. Kendini asla oradan vurmaz. | Open Subtitles | صحيح ، إنه يحب مؤخرة رأسه لن يقوم بـ إصابة نفسه هناك أبداً |
Onun kafasının arkasını patlattığından hemen sonra oldu. | Open Subtitles | كان ذلك بعد أن نفخت هى خلف رأسه |
Ayrıca kafasının arkasını bir av tüfeğiyle kaşımayı da denemiş. | Open Subtitles | أيضاً حاول أن يحك خلف رأسه ببندقية |
Kameranın yerleştiriliş şekline göre, bu şekilde sadece kafasının arkasını görüntüleyebilirler. | Open Subtitles | مِنْ تنسيبِ تلك آلةِ التصوير، إحتمالات يَنْظرُ هم فقط سَيُصبحونَ خلف رأسهِ. |
kafasının arkasını bir arada tutsun diye metal bir plaka takmışlar. | Open Subtitles | لديه قضيب معدني يربط مؤخرة رأسه |
kafasının arkasını dağıttı. | Open Subtitles | فجّر مؤخرة رأسه فوراً |
Şimdi de kafasının arkasını göndermiş. | Open Subtitles | حَسناً، عِنْدَنا خلف رأسهِ الآن. |