| kafatasının içinde ışık yok, ses de yok. | TED | ليس هناك أضواء داخل الجمجمة. و ليس هناك صوت أيضا. |
| ...dirseği kırılmış, kafatasının içinde kanama var. | Open Subtitles | الزند كسر، من الممكن نزيف داخل الجمجمة. |
| Bu da kafatasının içinde kalmış olmalıydı. | Open Subtitles | كانت يجب أن تبقى داخل الجمجمة أيضاً. |
| Bu çentikler kurşunun kafatasının içinde sektiğini gösteriyor. | Open Subtitles | هذا الإنخفاض يشير إلى أن الرصاصة إرتدت داخل القحف |
| Ankylosaurus, kalın kafatasının içinde oldukça ufak bir beyin taşır. | Open Subtitles | -للأنكيلوصورس- مخ صغير جدا داخل جمجمته المصفحة |
| Gördün mü? Burada, kafatasının içinde. | Open Subtitles | انظر، إنها داخل الجمجمة. |
| kafatasının içinde kanamaya neden olmuş. | Open Subtitles | سبّب نزيف داخل الجمجمة |
| Bir şekilde o bölge zarar görürse kafatasının içinde kanama başlar ve beyninin bugünkünden çok daha fazla şişmesine neden olur bu da beyin ölümüne neden olur. | Open Subtitles | إن تضرّرت هذه المنطقةُ بطريقةٍ ما فستسبّبُ نزفاً داخل القحف مما سيسبّب تورّما في دماغك أسوأ مما حدث اليوم |
| kafatasının içinde yeniden sıvı birikiyor. | Open Subtitles | لقد تجمع السائل مرة أخرى داخل جمجمته |