| kahveci çocuğun belki de bir bildiği var. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا رجل مقهى يَعْرفُ شيءاً بأنّنا لا. |
| Bu kampüste 3 bar ve bir kahveci var. | Open Subtitles | هناك 3 حانات بالاضافة إلى مقهى في حرم الجامعة |
| Benim ülkemin her yerinde kahveci vardır. | Open Subtitles | مثل ما حصل للفتاة التي تعمل في مقهى ستار باكس عندما أخطات في طلبك؟ |
| Sanırım bu küçük kahveci iş ortağına sürtük demişti. | Open Subtitles | أنا أعتقد أن هذه هي باريستا الصغيرة التي أطلقت على شريكتك لقب عاهرة |
| kahveci sertifikası alıyorlar. | Open Subtitles | ومن ثم يحصلون على شهادة باريستا |
| Sokağın aşağısında bir kahveci var. | Open Subtitles | هنـاك محـل للقهوة في وسط المدينة |
| Bu günlerde de her yere kahveci dükkanı açılıyor kardeşim. | Open Subtitles | هذه الأيام سيفتحوا محلات (ستاربكس) للقهوة بأي مكان |
| kahveci olan Bradley mi? | Open Subtitles | (برادلي) صاحب محل القهوة ؟ |
| Birkaç blok uzaklıkta bir kahveci var. | Open Subtitles | أتعلم، هناك مقهى يبعد بنايتين من هنا |
| Şehirde uyuşturucu denince akla ilk gelen... şu kahveci çocuk... rehabilitasyona ihtiyacın mı var dedi? | Open Subtitles | أنت تُخبرُني رجلَ مقهى... الأكبر يُصبحُ crackhead عالي في البلدةِ... أخبرَك بأنّك تَحتاجُ مركزَ تأهيل؟ |
| Birilerini Willie Horton'a (kahveci) ya da benzer neresi varsa oraya gönderin. | Open Subtitles | أرسل شخصا إلى أي مقهى هنا |
| Yolun aşağısında bir kahveci var. | Open Subtitles | هناك مقهى في اخر الشارع |
| Ardından Positivity Seattle'daki en iyi kahveci dükkanı oldu ve bu onun planlarını mahvetti. | Open Subtitles | وعندما أصبحت (بوزيتيفتي) أفضل مقهى في (سياتل)، فقد أفشلت خططه |
| kahveci çocukla ilişkim seninkiyle birazcık çakışmış olabilir. | Open Subtitles | ولذلك ربما كان مجرد تداخل قليلا teensy مع بت باريستا. |
| kahveci çocukla takılıyordu. | Open Subtitles | هل حصلت احقته باريستا. |
| Yol üstünde bir kahveci bul o zaman. | Open Subtitles | أعثر على (باريستا) على الطريق. |
| Neal, kahveci hemen dışarıda. | Open Subtitles | نيل)، محل القهوة بالخارج) |