El Paso'da biri, çıplak olarak kaktüsün üzerine atlamıştı. | Open Subtitles | أحدهم فى إلباسوا خلع كل ملابسة ثم قفز على الصبار |
"Çorba buzdolabında. kaktüsün yerini değiştirdim." | Open Subtitles | الحساء فى الثلاجة، وقد زرعت الصبار من جديد، لا تلمسه |
Bir gün kaktüsün olduğu yerde ertesi gün alış veriş merkezi vardı. | Open Subtitles | يوم واحد، وأنا أبحث في الصبار. في اليوم التالي لمول صغير. |
Sen Penny'le çadırda sevişirken ben de burada oturup, Howard'ın bir kaktüsün ırzına geçmesini izlerdim. | Open Subtitles | أنت و بيني تمارسان الجنس في الخيمة بينما أجلس أنا في الخارج لأشاهد هاوارد و هو يلتقط الصبار |
Bir kaktüsün altına gömülmek istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن ادفن تحت الصبار الامريكي. |
Tepeciğin arkasındaki çitlerin arkasında büyük kaktüsün yanında- | Open Subtitles | وراء الصخرة أسفل التله بجانب شجرة الصبار و ... هل هذا ثعبان ؟ |
- Koca bir kaktüsün tepesine düştüm | Open Subtitles | - لقد وقعت على رأس الصبار العملاق. |
Tatlım, bu senin küçük kaktüsün mü? | Open Subtitles | عزيزتي، هل هذه الصبار خاصتكِ؟ |
Bart, bahse girerim sence... hiçbirşey şu kaktüsün üstüne çıkamaz. | Open Subtitles | (بارت)، لا بد أنك تظن بأنه لا هدية ستتفوق على ذلك الصبار. |
- Bir kaktüsün üzerinde öldü. | Open Subtitles | لقد مات على شجر الصبار |