Kurbanın kalçasındaki yaradan aldığın kültürle işim bitti. | Open Subtitles | لقد إنتهيتُ من المنبت الذي مسحتِه من الجرح في فخذ الضحيّة -ما الذي وجدته؟ |
Patronunun kalçasındaki tırmalamada tükürük bulduk. | Open Subtitles | وجدنا لعاباً في تمزّق فخذ رئيسكِ... |
Doktor, kalçasındaki yaranın öldürücü bir yara olmuş olması gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | يقول الطبيب أن الجروح داخل فخذه كانت قاتلة |
Piyanoyu çalmadan önce dudaklarını ısırma şeklini, teninin yumuşaklığını, gözlerindeki sarılığı ve ... kalçasındaki bene bayılmıştı. | Open Subtitles | طريقةُ شدها لشفتها قبل لحظة العزف على البيانو نعومة جلدها الصفار في عينيها، الشامة على فخذها |
kalçasındaki ve sağ bacağındaki ağrıdan şikayet ediyordu. | Open Subtitles | إشتكت من ألم في فخذها وساقها السليمة |
Kan testi potasyum düşüklüğünü doğruladı. kalçasındaki his kaybını açıklıyor. | Open Subtitles | فحوصات الدم تؤكد مستوى البوتاسيوم المنخفض مما يفسّر انعدام الحسّ في وركها |
kalçasındaki hasar çok büyük. Hareket edemeyecek ve yatağa bağımlı kalacak. | Open Subtitles | إن أصيب وركها بضرر بالغ، وانتهي بها الأمر قعيدة وطريحة الفراش لبقية حياتها |
Oren'ın kalçasındaki etkilenmiş dokuyu alman gerekiyor. | Open Subtitles | قطع الأنسجة المعرضة للإشعاع في فخذ (اورين) |
Bu kalçasındaki kan birikmesini açıklayabilir. | Open Subtitles | أوه , ذلك سيفسر تجمع الدماء في فخذها |
Caitlin'in psikolojisi kalçasındaki izlerin ve kardeşinin söylediği şu tırmalamaların sorumlusu olabilir. | Open Subtitles | حالة (كيتلين) النفسية هي المسؤولة عن العلامات التي على فخذها والخدوش التي يتحدث عنها أخوها |