Ortada aktif bir enfeksiyon yokken eski enfeksiyonların zararsız kalıntılarına ataklar başlar. | Open Subtitles | و عندما لا يجد عدوى نشطة يبدأ بمهاجمة بقايا العداوى القديمة البسيطة |
Ortada aktif bir enfeksiyon yokken eski enfeksiyonların zararsız kalıntılarına ataklar başlar. | Open Subtitles | و عندما لا يجد عدوى نشطة يبدأ بمهاجمة بقايا العداوى القديمة البسيطة |
Meksika, Bahamalar ve Küba'da dahi mağaralarda kültürel kalıntılara ve insan kalıntılarına bakıyoruz, bunlar bize bu bölgeye ilk yerleşenlerin bir kısmı hakkında pek çok bilgi veriyor. | TED | في أماكن مثل المكسيك، وجزر البهاماس، وحتى في كوبا، نبحث عن بقايا ثقافية وكذلك بقايا الإنسان في الكهوف، ويخبروننا بالكثير عن بعض من أقدم سكان هذه المناطق. |
Burada olmak yardımcı oluyor. Eski koloninin yeraltı kalıntılarına götürecek. | Open Subtitles | أنا هنا للمساعدة.ذلك يجب أن يؤدى الى بقايا المستعمرة القديمة تحت الارض. |
Hançeri asıllardan bu zaman gelen dişbudak ağacının kalıntılarına batıracakmışız. | Open Subtitles | قائلاً أنّكَ يجب انّ تغمسها ببقايا رمادشجرة(السنديان)الأبيض.. |
- Sanırım kalıntılarına yapılacak fazladan küçük bir kesit huzurunu bozmaz . | Open Subtitles | لا أعتقد بان روحه الخالدة ستتدبر ببترة من بقاياه الدنيوية. |
Parr kalıntılarına ve tüm pisliklerine sahibiz, bu sattığım büyük bir parça. | Open Subtitles | ّ مسبقاً لدينا بقايا حطام بار هذا عنوان كبير.سوف أبيعه |
İskelet kalıntılarına gelmezler. | Open Subtitles | إنها لا تدور حول بقايا هيكل عظمي أحضر حقيبتي |
" William Grace'in kurbanlarını ilk gördüğümde, saf kötülüğün kalıntılarına baktığımı biliyordum. " | Open Subtitles | اول مرة رأيت احدى ضحايا ويليام غرايس علمت انني كنت انظر الى بقايا الشر الخالص |
Antik Yunan yapılarının kalıntılarına ne denir? | Open Subtitles | ما الذي تدعو بقايا اللغة اليونانية القديمة |
Toprağı kazarak birkaç zavallının, kemik kalıntılarına ulaştık. | Open Subtitles | عرفنا أننا إذا حفرنا في الأرض ويخرج بقايا هياكل وعظام وممتلكات خاصة |
Fakat Abby, patlayıcı kalıntılarına göre Kersey'nin iki adet el yapımı bombası olduğunu söyledi. | Open Subtitles | ولكنها قالت أن بقايا المتفجرات تقترح أن كيرسى من المحتمل أنه لديه عبوتان ناسفتان |
Kürek kemiğindeki lezyonlar daha çok iç hastalık gibi bir olayın kalıntılarına benziyor. | Open Subtitles | هذه التمزقات في عظم الكتف هي على الأغلب بقايا لحالة لـ"داء الليشمانيات الجلدي". |
Ayrıca kafatası kırıkları ve midesinde insan kalıntılarına rastlandı. | Open Subtitles | كانت هناك أجزاء من جمجمة و بقايا بشرية في أجسادهن |
Son nefesini veren kişinin kalıntılarına ihtiyacın oluyor. | Open Subtitles | إذ تتطلَّب شيئًا من بقايا الفقيد العزيز. |
Kanıtlara, kurbanın kalıntılarına erişimimiz olurdu. | Open Subtitles | ،لكان سيؤذن لنا بالوصول إلى دليل لكان سيؤذن لنا بالوصول إلى بقايا الضحية |
Yani şu an, ataların kalıntılarına bakıp DNA'yı ayırmak için; teknolojiye ve bir referans noktası olarak Neandertal genine sahip olduğumuza göre, bunu dünyanın başka herhangi bir yerinde uygulayabiliriz. | TED | إذا لدينا الآن الجينوم الخاص ب " النيدرثيلس " كنقطة مرجع ولدينا التكنولوجيات لكي نبحث في بقايا الأسلاف و نستخرج الحمض النووي ويمكننا ان نطبق ذلك في كل انحاء العالم |
April'ın kalıntılarına bakmamız lazım. | Open Subtitles | نريد أن نلقي نظرة على بقايا أبريل |
Yüklendikten sonra onun evinin kalıntılarına geri gittim | Open Subtitles | , بعد أن تم تحميلى ذهبت إلى بقايا منزله |
Hançeri asıllardan bu zaman gelen dişbudak ağacının kalıntılarına batıracakmışız. | Open Subtitles | قائلاً أنّكَ يجب انّ تغمسها ببقايا رمادشجرة(السنديان)الأبيض... |
Yani kireç vaşakı kurbanın kalıntılarına çekti. | Open Subtitles | {\pos(192,210)} إذاً فقد جذب الجير الوشق الأحمر إلى بقاياه. |