Onun için seçtiğin yolda kalabilmek için çok mücadele ediyor. | Open Subtitles | لقد سعت جاهدة للبقاء على المسار الذي إخترتهُ أنت لها |
Başka bir şey daha var o da moda tasarımcılarının bu taklit kültüründe ayakta kalabilmek için kendilerini taklit edebilmeyi öğrenmiş olmaları. | TED | الآن الشيء الآخر الذي قام بعمله مصمموا الأزياء للبقاء في هذه الثقافة للنسخ والتقليد هي أنهم تعلموا كيفية تقليد أنفسهم. |
Ama bu vahşi bir gelenek değil. Hayatta kalabilmek için bir gereklilik. | Open Subtitles | لكن هذه ليست بعض المناسك الحيوانية إنها الضرورة للبقاء |
Bilirsiniz, bazen idealist kalabilmek için unutmak çok önemlidir. | TED | كما تعلمون فإن النسيان في بعض الأحيان مهم جدا لتبقى مثاليًا |
Çünkü dünyadaki bütün hükumetlerin, ayakta kalabilmek için paraya ihtiyaçları vardır. | TED | لأن كل الحكومات على وجه الأرض تحتاج للمال لتبقى على قيد الحياة. |
Bu, hareket sırasında uyanık kalabilmek için Red Bull ve Diyet Kola'ya harcadığım paranın miktarı. | TED | وهذا مقدار المال الذي أنفقته شخصياَ على ريد بول وكولا دايت لأبقى مستيقظة خلال هذه الحركة. |
Güneş gibi yıldızların hayatta kalabilmek için yeni bir yakıt kaynağı bulması gerekir. | Open Subtitles | من أجل البقاء .. نجم مثل الشمس يجب أن يجد مصدر طاقة جديد |
Hayatta kalabilmek için yalnızca iki kilogram civarı bir basınç gerekiyor. | TED | ونحتاج إلى خمسة أرطال من الضغط فقط لنبقى على قيد الحياة. |
Bu şehir ayakta kalabilmek için olmak üzere olana ihtiyaç duyuyor. | Open Subtitles | هذه المدينة تحتاج لما على وشك الحدوث لكيّ تتسنّى لها النّجاة. |
Şimdi Alaska'nın hayvanları hayatta kalabilmek için tüm içgüdü ve uyum kabiliyetlerini çalıştırmak zorundalar | Open Subtitles | الآن حيوانات ألاسكا يجب أن تستخدم كلّ غريزة وقدرة علي التكيف للبقاء حية في الشتاء |
İnsanların birbirlerine karşı yaptıkları şeyler. Hayatta kalabilmek için yaptıkları şeyler. | Open Subtitles | الأشياء التى يفعلها الناس ببعضهم البعض الأشياء التى يجب أن يفعلوها للبقاء |
Artık, hayatta kalabilmek için tek şansımız plana göre hareket edip, parayı geri almaktı. | Open Subtitles | و الآن أملنا الوحيد للبقاء هو البقاء في الطريق الصحيح و استعادة الأموال |
Bu duvarların dışında hayatta kalabilmek için matematik ve fizikten daha fazlasına muhtaçsınız. | Open Subtitles | للبقاء خارج تلك الجدران تحتاج لاكثر من الرياضيات والعلوم |
Hayatta kalabilmek için hayvanlar âleminin en hassasları arasında yer alan burunlarını izlerler. | Open Subtitles | للبقاء يتبعون أنوفهم الأكثر حماسا في مملكة الحيوانات |
Çin'in en seyrek yerleşime sahip bölgelerinde bile vahşi hayat ve insanlar hayatta kalabilmek için çekişmektedirler. | Open Subtitles | حتى في الاماكن الأقل سكن من اجزاء الصين، الحياة البريّة والناس تنازعوا في الكفاح للبقاء. |
Affet beni. Bu zor olabilir, hayatta kalabilmek için elimizden geleni yapmalıyız. | Open Subtitles | مهما كانت الظروف صعبة سنفعل كل ما بوسعنا للبقاء أحياء |
Köstebeklerin hayatta kalabilmek için sürekli bir şeyler yemeleri gereklidir. | Open Subtitles | تَحتاجُ حيوانات الخُلْد للأَكْل دائماً لتبقى حية |
Gerçek şu ki Sayın Yargıç bildiğim kadarıyla bu adamla kalabilmek için elinden geleni yapmıştır. | Open Subtitles | الحقيقة سيادتك بقدر ما ألم فقد قامت ..بكل ما تستطيع لتبقى مع هذا الرجل |
Yanında kalabilmek için bahaneydi. Bence, yalanların olduğu bir yerde... | Open Subtitles | كان عذراً لأبقى بجوارك لذا فأظن أنه في وسط الأكاذيب... |
Hayatta kalabilmek için pek çok rezil şey yaptım ben. | Open Subtitles | لقد فعلت الكثير من الأمور غير شريفة من أجل البقاء. |