Bu iğrenç vücutta tıkılıp kaldığım sürece bunu kabullenmek zorundasın. | Open Subtitles | طالما انا عالقة بهذا الجسم المقرف علي الاهتمام به |
Burada yani Doğu Avrupa'da kaldığım sürece.. | Open Subtitles | ولكن، طالما انا اظل هنا فى اوروبا الشرقيه |
İşe alınırken, sizin görüşleriniz çerçevesinde kaldığım sürece, karışmayacağınızı söylediniz. | Open Subtitles | حين حصلت على هذه الوظيفة قلت لى أنك لن تتدخل طالما بقيت بداخل إطار عملك |
Burada kaldığım sürece benim için yaptığınız planlar yürüyecek mi? | Open Subtitles | لقد قمت بتخطيط مستقبلي بنفسك طالما بقيت هنا |
Uyanık kaldığım sürece, hala biraz yardım edebilirim. | Open Subtitles | طالما أنا بوعيى ، فربما أمكننى مساعدتكم |
Bu firmada kaldığım sürece yüzde 20. | Open Subtitles | سأعطيك 20% طالما أنا فى هذه الشركة |
Öyleyse o gülünç prosedürünüzü uygulayın. Ben burada kaldığım sürece rahatsız etmeye devam edeceğim. - Bay Baader | Open Subtitles | إستمر في إجراءاتك السخيفة فطالما بقيتُ هنا سأزعجك |
Burada kaldığım sürece hepinizi tehlikeye atıyorum. | Open Subtitles | طالما انا هنا فإنني أعرض جميعكم للخطر |
Bağlantılı kaldığım sürece bunu yapabilirim sanırım. | Open Subtitles | طالما بقيت متصلة فانا اعتقد باني استطيع فعل ذلك |
Ben dışarıda kaldığım sürece. | Open Subtitles | طالما بقيت خارج السجن |
Foxcatcher'da kaldığım sürece Mark maaşını alacak. | Open Subtitles | طالما أنا في "صائد الثعالب"، (مارك) سيحصل على أجرّ |
- Bu hastanede kaldığım sürece House'tan veya kızımdan kurtulamayacağım. | Open Subtitles | لن أفر من (هاوس) أو ابنتي إذا بقيتُ هنا |