"kaldığını" - Translation from Turkish to Arabic

    • تبقى
        
    • بقي
        
    • يقيم
        
    • تقيم
        
    • بقيت
        
    • يمكث
        
    • يسكن
        
    • باقية
        
    • تبقت
        
    • تمكث
        
    • بقيَ
        
    • ينزل
        
    • متبقية
        
    • متبقي
        
    • المتبقي
        
    Ne kadar suyumuz kaldığını soramayacak kadar korkak bir insanım. Open Subtitles هل سأكون وضيعة إن سألت كم تبقى لنا من الماء؟
    Bu deneyin neden tek kişiyle sınırlı kaldığını şimdi anlayabiliyorum. Open Subtitles يمكنني ان ارى كيف ان التجربة قد تبقى مع الشخص
    Kimlerin sağ kaldığını anlamak için bir liste yapmaya çalıştım. Open Subtitles حاولت ان اعمل قائمه باسماء الكتيبه لاعرف من بقي معنا
    Hong Kong'luların hep burada kaldığını duydum. Open Subtitles سمعتُ أن كل من يأتي من هونغ كونغ يقيم هنا
    Ben, öğrenci yurdunda kaldığını sanmıştım, ama orada kalmadığını öğrendim. Open Subtitles لقد ذهبت إلى منزلك لكننى علمت أنك لا تقيم هناك الأن
    Onları korumak için sessiz kaldığını biliyorum ama artık çok geç. Open Subtitles ،اسمع، أعلم بأنّك بقيت صامتاً لحماية والديك لكنّك متأخرٌ جداً الآن
    Ne kadar zamanınızın kaldığını bilmek insanı özgür kılar diye düşünürdüm. Open Subtitles كنت أظن أنه يحرر المرء معرفة كم تبقى لديه من وقت
    Acele etseniz iyi olur çünkü ne kadar zamanının kaldığını bilmiyorum. Open Subtitles من الأفضل أن تعجلوا، لا أعلم كم تبقى له من العمر
    Sabah kalkıp kimin hâlâ yarışmada kaldığını öğrenmemiz gerekiyor çünkü akşamları kimin elenmediğini öğrenmek için bekleyemeyecek kadar yorgun oluyoruz. TED علينا الإستيقاظ ومعرفة من تبقى في البرنامج اليوم التالي لأننا نكون مرهقين جداً لسماع من سيستمر في البرنامج.
    Willy ne kadar ömrü kaldığını öğrenince bir kız olmaya karar vermiş. Open Subtitles عندما علم ويلي كم بقي له في حياته قرر أن يصبح فتاة
    Zaman yok. İki dakikamın kaldığını söylüyor, yapamayız. TED لا وقت لدي .. بقي لدي اقل من دقيقتين .. لا يمكننا القيام بذلك
    son tüplerde ne kadar gaz kaldığını göstermek için. TED بل كم بقي لدينا من الوقود آنذاك في العبوات الاخيرة
    Otel odasının anahtarını buldunuz, böylece orada kaldığını anladınız. Open Subtitles لقد وجدت كارت مفتاح الفندق لذا عرفت اين يقيم لذا غادرت
    Otelin güvenliğinde çalışan bir dostum var. Beleşçinin pek çok defa orada kaldığını görmüş. Open Subtitles لكنني أملك صديقاً يعمل حارس أمن بالفندق وقد رأى المتهرّب من ديونه يقيم هناك عدّة مرّات
    O seni tanıyor. Bana senden bahsetti. Discount'ta kaldığını söyledi. Open Subtitles هو يعرفك، أخبرني عنك، قال بأنك كنت تقيم بفندق "ديسكاونت"
    Paramı kurtarmak için elimde ne tür seçenekler kaldığını biliyorsun. Open Subtitles تعلم الخيارات التي بقيت لدي بسبب هذا كي أسحب نقودي
    Asansördeki bir adam 'Billy Graham'ın bu otelde kaldığını duydum. TED وعلى متن هذا المصعد سمعت أحدهم يقول سمعت أن بيللي جراهام يمكث في هذا الفندق
    Dokturu, ya arkadaşlarında ya da pansiyonlarda kaldığını söyledi. - Bazen sokakta yatarmış. Open Subtitles قال طبيبه إنه كان يسكن مع أصدقائه في نزل وفي الطرقات أحياناً
    Sadece tek bir eşin kaldığını söyledi ve o da elimizde. Open Subtitles كما ترين هناك عروس واحدة باقية للشيطان و قد تمكنا منها
    Ve oraya doğru giderken birkaç on yılllık, beki de yüz yıllık fosil yakıtımız kaldığını görürsünüz. TED وبينما تقوم بالمرور هناك سترى أنه تبقت لنا سنوات قليلة، وربما 100 عاماً من الوقود الإحفوري المتبقي.
    Ve seni uyarmak için buradayım, Oğlak nerede kaldığını biliyor. Open Subtitles و إنني هنا لأحذرك , كابريكورن يعرف أين تمكث الآن
    Yaptıklarından sonra konuşacak bir şey kaldığını sanmıyorum. Open Subtitles لا أعتقدُ أنّه بقيَ شيءٌ لنتحدّثَ عنه بعدما فعلتَه.
    Polisi aradım. Birini gönderecekler. Belki hangi otelde kaldığını bulup kimliğini oradan alabilirler. Open Subtitles ‫لقد اتّصلت بالشرطة وسيرسلون أحداً، ‫ربما يعرفون بأي فندق كان ينزل
    Efendim, sadece iki çift beyaz eldiveniniz kaldığını arz ederim. Open Subtitles سيدى , هل أسجل بأن هناك زوجان من القفازات البيضاء متبقية فقط
    Barney'in 12 saatlik ömrü kaldığını düşünen kızın yalandan evlilik teklif ettiği kızdan çok daha fazla sebebi var. Open Subtitles الفتاة التي ظنت أنه متبقي له 12 ساعه للعيش لديها سبب أكبر لتكرهه أكثر من الفتاة التي أصطنع التقدم لطلب يدها
    Eğer ne kadar yakıtımızın kaldığını hali hazırdaki dünya tüketimi birimiyle hesaplarsanız, TED إذا أستطعت فعل إسقاط بياني لكم الوقود الكبير المتبقي لنا، بوحدات لإستهلاك العالم حالياً.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more