Muhtemel her olasılığı denemeden bunu şöyle kanıtlayabiliriz. | TED | إليك كيف يمكننا إثبات ذلك بدون فرز كل الحالات الممكنة. |
Ama şu anda taktığın kemerin Pauly Flores'e ait olduğunu kanıtlayabiliriz. | Open Subtitles | ولكننا لا نستطيع إثبات أن كنت ترتدي الحزام ينتمي إلى بولي فلوريس. |
- Evet. Bunu araştırıp, kanıtlayabiliriz. Ama bunun için zaman harcamak istemiyorum. | Open Subtitles | أجل , و يمكننا التعمق بالبحث و إثبات ذلك , لكنني لا أريد قضاء المزيد من الوقت بفعل ذلك |
Bunu kanıtlayabiliriz. Bilmediğimiz bunu neden yaptıkları. | Open Subtitles | نستطيع أن نثبت ذلك ولكن ما لا نعرفه هو لماذا؟ |
Ama eğer Emily'yi bulursak, o zaman Lionel'ın yasadışı olarak insan klonladığını kanıtlayabiliriz. | Open Subtitles | و لكن اذا عثرنا على إيميلي يمكننا أن نثبت أن ليونيل كان يقوم بإستنساخ أشخاص بطريقة غير مشروعة |
Bak bunu kanıtlayabiliriz.Hepsini açıklar ve olanı biteni açığa çıkarır kazanırız | Open Subtitles | إذا أنت كنت على حق يارجل، حسنا؟ ويمكننا إثبات ذلك يمكننى أن أصور لك ونظفر بهؤلاء الأمهات على الحائط |
Ona ne bilgi verildiğini bulursak, yalan söylediğini kanıtlayabiliriz. | Open Subtitles | نريد معرفة مالذي أعطي له حتى نتمكن من إثبات أنه كان يكذب |
Her şeyi kanıtlayabiliriz. | Open Subtitles | لكن عليك فقط ان تستمع إلي نحن نستطيع إثبات كل هذا |
Flora Hernandez'in öldürülmesinden hemen önce hamile bırakıldığını kanıtlayabiliriz. | Open Subtitles | نحن نستطيع إثبات أن فلورا هرنانديز اكتشفت أنها حامل قبل أن تغتال, |
Aramızdakileri bir kenara bırakırsak, bu skandalın arkasında onun olduğunu kanıtlayabiliriz. | Open Subtitles | إن أمكننا وضع خلافاتنا جانباً, فقد نكون قادران على إثبات أن زوجي خلف الفضيحة. |
Hala birinci hastanın onu aradığını kanıtlayabiliriz. | Open Subtitles | لا يزال يُمكننا إثبات أنّ المريض الحامل للفيروس إتّصل بها أولًا. |
Bu sayede kemerdeki kanın, Cam'e ait olmadığını kanıtlayabiliriz. | Open Subtitles | وبتلك الطريقة يُمكننا إثبات أنّ الدماء التي على الحزام ليست دماؤه. |
Ama parasını öyle kazanmıyor ve bunu kanıtlayabiliriz. | Open Subtitles | لكن تلك ليست طريقة كسبه للمال وبإمكاننا إثبات ذلك |
Şu anda geleceği değiştirebileceğimizi kanıtlayabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا إثبات أنه بإمكاننا تعديل المستقبل الآن وباللحظة الراهنة |
Hayır, sen yapmadın. Orada üçüncü birinin olduğunu kanıtlayabiliriz. | Open Subtitles | لا أنتِ لم تفعلي , نستطيع أن نثبت وجود شخص ثالث معكم |
Bu şekilde, delilin olaydan sonra konduğunu kanıtlayabiliriz. | Open Subtitles | وبتلك الطريقة يمكننا أن نثبت أن الدليل قد أتى بعد الجريمة |
Korumaya çalıştığın için teşekkürler ama Pam gerçekten hamile ve kanıtlayabiliriz. - Evet. | Open Subtitles | شكرا لدفاعك لنا, لكن حقيقة ً حامل و نستطيع أن نثبت |
Sadece biz, bu ulusun hayatta olduğunu ve işe yarar olduğunu kanıtlayabiliriz. | Open Subtitles | فقط نحن بأمكاننا أن نثبت أن هذه الدولة على قيد الحياة و أن تكون مفيد لأي شيئ |
Eğer çekimlerinden birini aynı kasırgaya bağlayabilirsek yalan söylediğini kanıtlayabiliriz. | Open Subtitles | أي من هذا التصوير بنفس الإعصار يمكننا أن نثبت أنهُ يكذب |
Flora Hernandez'in öldürülmesinden hemen önce hamile bırakıldığını kanıtlayabiliriz. | Open Subtitles | نحن يمكن أن نثبت أن فلورا هيرنانديز اكتشفت أنها حامل مبـاشرة قبل أن تقتل |
Bunu kanıtlayabiliriz. | Open Subtitles | نحن يُمْكِنُ أَنْ نُثبتَه. |
Senato'nun etik kurallarını çiğnedi. kanıtlayabiliriz. | Open Subtitles | لقد خرقت قواعد مجلس الشيوخ الأخلاقية، بإمكاننا إثباتُ ذلك. |