Öyle olmasaydı kurbanını kancayla asamazdı. | Open Subtitles | الخطاف غير موجود لكنه ربطه من نقطة واحدة |
O büyük kancayla aldılar herifi. Büyük mavi kanca var ya, onla. | Open Subtitles | أخرجه بهذا الخطاف الكبير الخطاف الأزرق الكبير |
babamın ise başı kesildi ve ahırda bir kancayla asıldı. | Open Subtitles | وأبي قُطع رأسه وعُلق من خطاف في مخزن الغلال |
Mesela, beyinlerini özel bir kancayla burun yollarından çıkardıklarını biliyor muydun? | Open Subtitles | كمثال , هل تعلم أن الدماغ يسحب عبر القنوات الأنفية بسلك خطاف خاص ؟ |
Elini bacağımdan çekmezsen, tuvalete çıktığında kıçını bir kancayla silmek zorunda kalırsın. | Open Subtitles | وان لم تبعد يدك عنى فسوف ابدلها لك بخطاف فى المرة القادمة |
Gerçek beyin cerrahı, Sussman'ın cesedinin kafatasının arkasından kancayla asılmış olduğunu gizlemek için olay mahallini tekrar mı düzenlemiş? | Open Subtitles | هل جرّاح الدماغ الحقيقي، عدل مسرح الجريمة؟ أخفى أي دليل على أنّ رأس "ساسمن" كان معلقاً بخطاف في مؤخرةِ جمجمته. |
Anlattığın bizim balık hikayemiz, ama ağzında kancayla bir o yandan bir o yana zıplayan sendin ve, kancayı çıkaran bendim ve ortada balık falan yoktu çünkü tüm bunlar bir spor ürünleri mağazasında olmuştu. | Open Subtitles | هذه قصة الصيد خاصتنا ماعدا أنه كان أنت من يتخبّط وأنا من نزع الخطاف من فمك ولم يكن هناك سمكة لأن كل هذا حدّث داخل متجر الأدوات الرياضية |
O kancayla bayağı iyiydin. | Open Subtitles | كنت جيدة بحركة الخطاف تلك |
kancayla. | Open Subtitles | الخطاف. |
2 dakika içinde insanlar bu park alanını dolduracak ve seni metal bir kancayla koltuğu bıçaklarken görecekler. | Open Subtitles | خلال دقيقتين، الركاب سيملأون هذا الموقف و يرونكِ تطعنين وسادة مقعد باستخدام خطاف معدني. |