kapıcıyla konuştum. Otelden yürüyerek ayrıldığını söyledi. | Open Subtitles | لقد تحدثت إلى البواب قال أنها غادرت سيرًا على الأقدام |
kapıcıyla konuşacaksak, gitsek iyi olacak. | Open Subtitles | إن كنا سنقابل البواب من الأفضل أن نذهب |
- Biraz önce kapıcıyla konuşmak istemediğini söylemiştin. | Open Subtitles | -قبل لحظة، قلت بأنك لا تريدين مقابلة البواب |
kapıcıyla konuşmadan yukarı çıktın. | Open Subtitles | حسناً، صعدت السلّم دون التكلّم مع البوّاب. |
kapıcıyla koltuk hırsızlığı hakkında konuşuyorduk. | Open Subtitles | كنت أتكلّم للتو مع البوّاب بخصوص سرقة الأريكة. |
Ben kapıcıyla konuşurken yük asansörüne yüklemiş. | Open Subtitles | لقد حمّلها على مصعد الشحن بينما كنتُ أتحدّث مع البوّاب. |
Scarlett, kapıcıyla flört etmeyi kes ve Buck'ı al. | Open Subtitles | سكارليت, كفي عن معاكسه البواب وخذي باك |
Meredith Dowling'in kızı kapıcıyla kaçıyor. | Open Subtitles | ابنه ميريدث داولينج ستخرج مع البواب |
Sokağın karşısındaki kapıcıyla konuşmaya gittim. | Open Subtitles | قطعت الشارع وتكلمت مع البواب |
kapıcıyla konuşayım. | Open Subtitles | سأتكلم مع البواب |
Bekle, karın yatağınızda kapıcıyla iş pişiriyor ve terleri parasını senin verdiğin çarşafa bulaşıyor ve-- | Open Subtitles | لحظة، زوجتك تضاجع البوّاب في غرفة نومكما وعرقهما يملأ الشراشف التي اشتريتها بنفسك، و... |
İsterse kapıcıyla yatsın, umurumda değil. | Open Subtitles | ويمكنها النوم مع البوّاب لو كان يهمّني. |
- Karım kapıcıyla yatmıyor. | Open Subtitles | زوجتي لا تضاجع البوّاب |
- kapıcıyla aram iyi. | Open Subtitles | -لديّ أسلوبي مع البوّاب . |