Terimizin evrensel can suyu, dünyanın sularıyla karışıp yeryüzünün dört kısmına taşınıyor. | Open Subtitles | دورة الحياة لعرقنا يختلط مع مياه العالم يحمل أربعة أرباع من الكوكب |
Rüya gördüğünde her şey birbirine karışıp korkularıyla birleşiyor. | Open Subtitles | حسنٌ، عندما تحلم، يختلط كلّ شيء ويجتمع مع مخاوفك |
Tıbbi tetkikçi yaşlı insanlarda olan kazara yüksek doz alımı olduğunu düşünüyor, Kafaları karışıp, yanlış dozu alıyorlar, ya da daha önceden iğne vurunduklarını unutuyorlar. | Open Subtitles | الطبيب الشرعى يعتقد انها جرعه مفرطه هذه تحدث مع المرضى كبيرى السن عادة ما يختلط عليهم الامر ياخدون عدد خاطىء من الجرعات ينسون انهم حقنوا انفسهم |
Çünkü kana karışıp zehri yok ediyormuş. | Open Subtitles | فهو يختلط بالدمّ ويقتل السمّ |