"karşı savunmasız" - Translation from Turkish to Arabic

    • عرضة
        
    • معرضه
        
    • دفاع ضد
        
    Bunu yasa dışı yapmak, çoğumuzun tek başına çalışması demektir. Ki bu bizi şiddet içeren suçlara karşı savunmasız bırakır. TED بجعل ذلك غير قانوني يعني أن الكثيرين منا يعملون بصفة فردية، من الواضح أن ذلك يجعلنا عرضة لمرتكبي أعمال العنف.
    Biz de Niam'ın Elizabeth'e bulaştırdığı nanovirüse karşı savunmasız durumda olmayacak mıyız? Open Subtitles هل سنكون عرضة لنفس النانو فيروس الذى أصاب نيام به إليزابيث ؟
    Bu da, meydana gelebilecek hatalara karşı veya bir takım kasıtlı saldırılara karşı savunmasız olduğu anlamına geliyor. Fakat hatalar bile kötü olabilir. TED وهذا يعني أنها عرضة لأنواع معينة من الأخطاء التي يمكن أن تحدث، أو أنواع معينة من الهجمات المتعمّدة، ولكن ستكون أخطاء سيئة للغاية.
    O kadar çok mevzi çalışmaz durumdayken gemideki bütün bölümler saldırıya karşı savunmasız. Open Subtitles مع كل هذه المواضع المتوقفه قطاعات عديده من السفينه معرضه للهجوم
    Manyetik kutupların yeri değiştiği için güneş radyasyonuna karşı savunmasız kalacağız. Open Subtitles بانعكاس الأقطاب المغناطيسية فسوف نكون بلا دفاع ضد الإشعاع الشمسي
    Kimsenin birbirine karşı savunmasız olmaya zamanı yok. Open Subtitles لا أحد لديه الوقت ليكون عرضة للنقد تجاه الآخر
    Eğer, bu... narin birlik çökerse, Goa'uld'ları galaksideki tehditlere karşı savunmasız bırakacak. Open Subtitles إذا هذا التحالف انهار سوف يترك الجواؤلد عرضة للتهديدات القادمة من خارج المجرة
    Venedik denize bağımlıydı ve bu da onu denizden gelen saldırılara karşı savunmasız yapıyordu. Open Subtitles فينيسيا التي تعتمد على البحر عرضة دوما للهجوم من ناحيته لذا فإن آلة جديدة
    İlk önce şüpheyi kendi adamlarına doğru yöneldirirsin, böylelikle dışardan gelecek tehlikelere karşı savunmasız kalır. Open Subtitles تجعل الهدف يشكّ في جماعته مما يجعله عرضة للهجوم من الخارج
    Ülkemiz doğal kaynaklarla kutsanmış, fakat mezhep çatışmalarıyla parçalanmak, bizi yağmacılara karşı savunmasız kılıyor. Open Subtitles بلادنا مبارك بالموارد الطبيعية, و لكن ممزق بالصراعات الطائفية, يجعلنا عرضة للمفترسين
    Şayet başarırsa Birleşik Devletler saldırılara karşı savunmasız kalacak. Open Subtitles إذا نجح, فإن الولايات المتحدة الأمريكية ستكون عرضة للهجوم.
    Kaslarının bizimkiler gibi elektriğe karşı savunmasız olduğu ortaya çıktı. Open Subtitles تبين عضلاتهم و عرضة لصدمة كهربائية, فقط مثل بلدنا,
    Açık kalırsa, yine iblis saldırılarına karşı savunmasız olursun. Open Subtitles إذا بقيت مفتوحة سوف يكون عرضة إلى هجمات الشياطين مرة أخرى
    Bu da onları potansiyel olarak hackerlara karşı savunmasız yapıyor. Open Subtitles وهذا يجعلهم عرضة للخطر المحتمل للقراصنة.
    Süt, Afrika Savanı'nda avlanmaya karşı savunmasız olan bir büyükbaş hayvan yavrusunun, birkaç ayda birkaç yüz kilo alarak aslanlara yem olmasını engellemeye yarayan bir büyüme hormonu karışımıdır. Open Subtitles الحليب هو مزيج من هرمونات النضوج حتى تحصل على حيوان بقري، الذي كما تعلم، عرضة للافتراس
    Silahlarımızın çoğunluğu deniz tarafına çevrili bu da birliklerimizi kuzeyden gelecek saldırılara karşı savunmasız bıraktı. Open Subtitles -معظم المدفعيات تستطيع الاطلاق نحو البحر مما ترك قواتنا عرضة للهجوم من الشمال
    Evet, rüya halindeyken bilinciniz korunmasız kalır bu da düşüncelerinizi tehditlere karşı savunmasız kılar. Open Subtitles أجل، في حالة الحلم، تكون حُصون وعيكَ منخفضة... ومن شأن ذلك أن يجعل أفكارك عرضة للسرقة
    Eğer tek bir şablonu eşleştirir ve bunu sürdürürse diğer tür saldırılara karşı savunmasız duruma düşer. Open Subtitles على إشاره محدده يجعلها معرضه لكل أنواع الهجوم الأخرى صحيح كما لو أنك ألقيت مقص
    Manyetik kutupların yeri değiştiği için güneş radyasyonuna karşı savunmasız kalacağız Open Subtitles بانعكاس الأقطاب المغناطيسية فسوف نكون بلا دفاع ضد الإشعاع الشمسي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more