Onlara yemek ve barınak veriyorum. karşılığında bir şey istemeden. | Open Subtitles | أزودهم بالطعام ، و أمنحهم المأوى، و لا أسألهم شيئاً بالمقابل. |
Ama evcil hayvan beslemekle aynı sorumluluk duygusu var. Ama karşılığında bir şey yok. | Open Subtitles | ومع ذلك بنفس القدر من المسؤولية، لكن لا نجني شيئاً بالمقابل |
Bazen, birisi birisine yardım ettiğinde karşılığında bir şey alırlar. | Open Subtitles | عندما يُقدم أحد خدمة لأحد فإنه ينتظر شيء في المقابل |
O kral ki, insanlardan sadakat isteyip karşılığında bir şey vermiyor. | Open Subtitles | ، الملك الذي يطالب بالولاء . ولكن لا يقدم شيء في المقابل |
Ve karşılığında bir şey yapması gerektiğini düşündü. | Open Subtitles | و شعرت أنه عليها أن تفعل شيئاً في المقابل |
O senin poponu her seferinde kurtardı ve asla karşılığında bir şey istemedi. | Open Subtitles | كان ينقذك بكل الأوقات ولم يكن يطلب شيئا بالمقابل |
Sana kim olduğunu söylerim ama karşılığında bir şey istiyorum. | Open Subtitles | يمكنني أن أخبرك من هو، ولكن أريد شيئا في المقابل |
Sahip olduğun her şeyi verip karşılığında bir şey beklememektir. | Open Subtitles | بأن تعطي كل ما تملكينه ولا تنتظري شيئاً بالمقابل |
Sana hiçbir şey söylemeyecek. karşılığında bir şey vermeden söylemez. | Open Subtitles | إنّها لنّ تقول أيّ شيء، ليس بدون شيئاً بالمقابل. |
Onlara yemek ve barınak veriyorum. karşılığında bir şey istemeden. | Open Subtitles | أزودهم بالطعام ، و أمنحهم المأوى، و لا أسألهم شيئاً بالمقابل. |
Tamam, Stella'ya söyle karşılığında bir şey istiyorum. | Open Subtitles | حسناً, و لكن أخبروا ستيلا أني أريد شيئاً بالمقابل |
Ama karşılığında bir şey istiyorsan hemen söylemeni istiyorum. | Open Subtitles | لكن من الأفضل أن تخبرني لو أنك تريد شيئاً بالمقابل منك ؟ |
Nasıl oluyor bu bilmiyorum ama karşılığında bir şey istiyorsan yaparım. | Open Subtitles | لا أعرف كيف يجري هذا، ولكن إن كان عليّ فعل شيء في المقابل فسأفعله |
karşılığında bir şey beklemeden iki saat bir odada tutulmanın haksızlık gibi göründüğünü biliyorum. | Open Subtitles | ليس من العدل أن ترى شخص يمر بهذا لأكثر من ساعتين و لا شيء في المقابل. |
Amerikan kolonileri krala bütün bu vergileri ödüyor ve karşılığında bir şey almıyorlardı. | Open Subtitles | المستعمرات الأمريكية كانت تدفع كل هذه الضرائب للملك ولم يحصلوا على شيء في المقابل |
Yardım edecektir ama karşılığında bir şey isteyecektir. | Open Subtitles | سوف تساعد ، ولكنّها ستطلبُ منكِ أن تفعلي شيئاً في المقابل |
Bu oyunun nasıl olduğunu biliyorum. karşılığında bir şey istiyorsun. | Open Subtitles | إنّي أعلم قواعد هذه اللعبة، لا بدّ أنّكَ تودّ شيئاً في المقابل. |
Başkalarını düşündüğümden değil tabi ki, karşılığında bir şey istiyorum. | Open Subtitles | وأنا لستُ إيثارياً بل أريد شيئاً في المقابل. |
bir kaç gün alır ama eğer Mandi görüntünün içindeyse o görüntüyü kesin bulurum ama karşılığında bir şey istiyorum biliyordum.. karşılıksız yapmayacağını biliyordum ne istiyorsun, Elliot? | Open Subtitles | سوف يأخذ التحقق عدة ايام لو ماندي وضعت شيئا سوف أجده سوف اجد الصور ولاكنني أريد شيئا بالمقابل |
Beyaz bir adam siyah bir adama böyle bir para verirse karşılığında bir şey ister. | Open Subtitles | حينما يمنح رجل ابيض هادا القدر من المال الى رجل اسود فإنه يريد شيئا بالمقابل |
Yine, bana bir iyilik için geliyorsun ve yine, karşılığında bir şey teklif etmiyorsun. | Open Subtitles | مجدداً تأتي إليَّ من أجل معروف ومجدداً لاتعرض عليّ شيئا في المقابل |
Çünkü karşılığında bir şey vereceğimi biliyordu. | Open Subtitles | لأنه كان يعلم أنني بحاجة لشيء في المقابل |
Karakter olarak değilimdir. Hep karşılığında bir şey beklerim. | Open Subtitles | أنها ليست من شخصيتي دائماً أريد شيء بالمقابل. |
Kamboçya'ya ulaştığımda, sefaletle çevrili bir yerde, tatilde olduğum için huzursuz hissettim ve karşılığında bir şey yapmak istedim. | TED | عندما وصلت إلى كومبوديا، شعرت بعدم الإرتياح كوني في عطلة ومحاطة بكثير من الفقر أردت أن أفعل شيئًا بالمقابل. |