| Vay canına, bizi karşılamaya gelen şu insanlara bakın. | Open Subtitles | واو, انظر الى كل هؤلاء الأشخاص الذين أتوا لتحيتنا |
| Bizi karşılamaya geldiğiniz için teşekkürler baylar. | Open Subtitles | أشكركم يا أصدقائى لظهوركم لتحيتنا |
| Büyükanne de bu evde yaşayacak ve beraber sizin ihtiyaçlarınızı karşılamaya çalışacağız. | Open Subtitles | والجدة ستعيش أيضاً معنا في المنزل وسنقوم معاً ببذل ما نستطيع لتلبية كل ما تحتاجونه. |
| Çok üzgünüm, efendim. Ama tesislerimiz sizin ihtiyaçlarınızı karşılamaya yetmez. | Open Subtitles | آسف جداً، يؤسفني أن تجهيزاتنا لم تصمم لتلبية حاجاتك |
| Bu pis katilleri karşılamaya! Analarını becermeye... Kentimi bombaladılar! | Open Subtitles | لأرحب بالمجرمين الاوغاد الذين أتوا ليدمروا مدينتي! |
| Ginger Rogers ve coşkulu Bob Hope konukları karşılamaya hazırdı. | Open Subtitles | ـ جنجر روجرز متواجد هناك ليرحب بالزوار و المتألق ـ بوب هوب متواجد |
| Müdür çaylakları şahsen karşılamaya bayılır. | Open Subtitles | آمر السجن يودّ أن يرحب بالوافد الجديد إلى السجن. |
| Lehzen, eğer onu karşılamaya hazır değilsem ben gelene kadar ihtiyacı olan her şeyi ona sağlayın. | Open Subtitles | تأكّدي أن لديه كل شيء يحتاجه إذا لم أكن مستعدّة لاستقباله |
| Neden bizi karşılamaya gelen hiçkimse yok? | Open Subtitles | لماذا لا يوجد أحداً هنا لتحيتنا ؟ |
| Tokyo Metropolitan Polis Departmanı'ndaki bağlantılarımız bizi karşılamaya geliyor. | Open Subtitles | جهة أتصالنا في أدارة شرطة العاصمة - طوكيو هم في طريقهم الى هنا لتحيتنا |
| Bak, bizi karşılamaya gelmiş. | Open Subtitles | انظر انه ينحنى لتحيتنا |
| - Peder! Sen bizi karşılamaya geldin. | Open Subtitles | لقد جئت لتحيتنا أيها القس- ! |
| Nokta comun çöküşüne sebep olan şey modelin, sınırlı tüketici talebini karşılamaya yüz tutmuş aşırı genişletilmiş bir versiyonu olmasıydı. | Open Subtitles | انه بالفعل اعلى تقنيه للنموذج يستعد للظهور وتحديدا لتلبية طليات المستخدمين وهذا هو بالتحديد سبب انهيار دوت كوم |
| Yüksek beklentilerinizi karşılamaya hazırız. | Open Subtitles | ونحن على استعداد لتلبية التوقعات العالية الخاصة بك. |
| Sizi karşılamaya gelemediğim için kusura bakmayın. | Open Subtitles | آسفة لأني لم أكن هنا لأرحب بكما مسبقاً |
| Ben de sizi karşılamaya geldim. | Open Subtitles | لذلك اتيت هنا لأرحب بك |
| Hapishane gemisindeki benim akrabalarımdan biri olsaydı karşılamaya ilk giden olurdum. | Open Subtitles | لو أنّ أحد من أنسابي على ، سجن السفينة لكنت أول شخص ليرحب بعودته للمنزل |
| Müdür çaylakları şahsen karşılamaya bayılır. | Open Subtitles | آمر السجن يودّ أن يرحب بالوافد الجديد إلى السجن. |