Bu şeyi karşılar mı, şey gibi, şey... portatif TV? | Open Subtitles | هل هذا يغطي كل شي لنقل مثلا انه تلفاز متنقل؟ |
Bu poliçe sadece gerçek kayıpları karşılar, uydurmaları değil. | Open Subtitles | آسف ، هذا التأمين لا يغطي سوى الأغراض الحقيقية ، وليست المختلقة |
Ama bak sana ne diyeceğim,... ..bu buraya tekrar gelmemin yakıt masrafını karşılar. Sağol. | Open Subtitles | هذا سيغطي إجرة الوقود لقدومي غلى هنا شكراً |
Diğer tarafa yapılacak bir yolcuğun masrafını karşılar diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | إعتقدت أنها ستغطي تكلفة سفرة واحدة أخرى إلى الجانب الآخر |
Amerika'ya geri dönme şansını memnuniyetle karşılar mısın? | TED | هل ترحب بفرصة القدوم إلى أمريكا مرة أخرى؟ |
Ne diyorsun, bunlar iki yıllık mahkeme masraflarımı karşılar mı? | Open Subtitles | ما رأيك؟ ألا تغطي هذه نفقاتي عن القضايا القانونية لسنتين قادمتين؟ |
Yunuslarımızın tutsak olmadığını onlar için önemli değil. Onlar herhangi bir etkileşime karşılar. | Open Subtitles | لا يهمهم أن دلافيننا ليست أسيرة إنهم يعارضون أي تواصل مهما كان |
Ön aks mahvolmuş, bu masrafı karşılar. | Open Subtitles | حسنا، المحور الأمامي مكسور، لكن يمكنه أن يغطي الضرر |
Bu ancak tamir masraflarını karşılar, yeni bir arabanın ödemelerini değil. | Open Subtitles | يكفينا بالكاد مع الاصلاحات المستمرة ولكنه لن يغطي سيارة جديدة |
Bakalım, yeni laptopum en az yirmi bini karşılar. | Open Subtitles | لنرى، الماك بوك الخاص بي يجب أن يغطي 20،000 على الأقل. |
Sigortaları tedaviyi karşılıyor ama değişimi karşılar mı bilmiyorlar. | Open Subtitles | تأمينهم يغطي تكاليف العلاج .. و لكن هم لا يعرفون إن كانوا يستطيعون التبديل |
Tebrikler. Neredeyse hastanenin bir günlük ücretini karşılar. | Open Subtitles | تهانينا ،هذا سيغطي تكلفة يوم في المستشفى |
Sigorta anca yarısını karşılar tabi eğer şanslı isem. | Open Subtitles | . سيغطي التأمين نصف الخسارة إن كنت محظوظاً |
Neden bunu almıyorsun? Kirayı karşılar. Kalanını saklarım. | Open Subtitles | خذي هذه، ستغطي قيمة الإيجار وأنا سأحتفظ بالباقي |
Bu 10,000 frank, masraflarımızı karşılar. | Open Subtitles | عشرة آلاف فرنك ستغطي مصاريفنا. |
İnsan en sevdiği kardeşini böyle mi karşılar? | Open Subtitles | أهذه هي الطريقة التي ترحب بها بأخيك المفضل ؟ |
Bak, bu gidiş geliş masraflarını karşılar. Maine'ye git ve, bana Novak hakkındaki tüm pislikleri getir. | Open Subtitles | ماكنولتي, جيد, انظر هذه يَجِبُ أن تغطي النفقات |
Yani, bunlar tarafsız değiller ama aktif olarak beslenme eğitimine karşılar. | Open Subtitles | إذاً، إنهم ليسوا حياديين فقط بل إنهم يعارضون بشكل فاعل تعليم التغذية. |
Sen söylersen daha iyi karşılar. | Open Subtitles | سيتقبّل الأمر هو لو أخبرتيه أنتِ. |
Endişelenme! Masrafını karşılar! | Open Subtitles | لا تقلق سأرسل لك التعويض بنفسى |
"Seçkin kişi de kibirden ya da ihtiyaçtan sürüyü memnuniyetle karşılar." | Open Subtitles | و الراعي يرحب بهم من باب الغرور أو الحاجة |
Goa'uld'un bir türü ancak filozofik olarak her yönden onlara karşılar. | Open Subtitles | هم فرع من الجواؤلد يعارض فلسفتهم في كل شيء |
Bu faizi ancak karşılar. Ana parayı ödemen gerek. | Open Subtitles | هذا يغطى الفائدة بصعوبة يجب أن تسدد المال بالكامل |
- İnsan duruşma arkadaşı Raylan'ı böyle mi karşılar? | Open Subtitles | هذه ليست طريقة للترحيب لزميل " المحكمة القديم " ريلين |
Fiyatlandırma anlaşmasına karşılar o yüzden de toplantı yerini bombaladılar. | Open Subtitles | إنهم ضد إتفاقية التسعير ، لهذا فجروا موقع الإجتماع |
Bu, temizlik masraflarını karşılar. | Open Subtitles | هذا سيتكفل بنفقات تنظيفه |