Bir şehir sadece tek bir Baldwin'i karşılayabilir. | Open Subtitles | مدينة واحدة فقط بالدوين لا تستطيع تحمله. |
İyi iş. Selam tatlım. Endişelenme, bunu karşılayabilir. | Open Subtitles | عمل ضخم لا تقلقوا يمكنها تحمله " كيت ربما تمنحها فرصة |
- Kendimi öldürmek istiyorum ama bunu karşılayabilir miyim bilmiyorum. | Open Subtitles | - أريد أن أقتل نفسي لكنني لا أعرف إذا كنت لا تستطيع تحمله. |
Size açık sözlü olayım. Böyle bir yeri karşılayabilir misiniz? | Open Subtitles | لأكن صريحة معكما، هل تستطيعون تحمّل ثمن شقةً كهذه؟ |
Ve iki özel jetiniz için harcadığınız yakıt miktarı hava ambulanslarımızın önümüzdeki üç yıllık masraflarını karşılayabilir. | Open Subtitles | والمال الذي تنفقه لتموين طائرتيكَ الخاصّتين يمكنه توفير نفقات خدمة الإسعاف الطائر لثلاثة أعوامٍ مقبلة |
Lütfen, bunu karşılayabilir. | Open Subtitles | من فضلك قالت انها تستطيع تحمله |
- Bunu karşılayabilir miyiz? | Open Subtitles | - هل يمكننا تحمله ؟ |
Sence bunu karşılayabilir miyiz? | Open Subtitles | أتعتقد أننا قادرين على تحمّل ثمن واحدة؟ |
Üniversite eğitimini karşılayabilir. | Open Subtitles | يمكنها توفير نفقات دراسة الجامعة من خلاله. |